Table Of ContentC .A LA D A Ğ
milli mesele
ve
kürdistan’da
feodalite-asiret
■
VE
KÜRDİSTAN’DA
FEODALİTE AŞİRET
C. ALADAĞ
2. Baskı
Birinci Baskı : Eykil 1976
İkind ” : Kasım 1981
Bu kitabın ilk baskısı özgürlük Yolu yayınlan arasında çıktı.
Basıldığı yer : KOMKAR Matbaası
İsteme adresi ;: KOMKAR — Federal Almanya Kürdistan İşçi
Demekleri Federasyonu.
Westendplatz 34, 6000 Frankfurt/M — BRD
Tel: 0611/72 81 26
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. BÖLÜM
MİLLİ MESELENİN EVRİMİ VE SÖMÜRGELER
SORUNU ........................................................................ 5
Milli Kurtuluş Devrimi ve Sosyalist Devrim ................ 13
Metropol-Sömürge İlişkileri ......................................... 18
II. BÖLÜM
ULUSLARIN KENDİ KADERLERİNİ TAYIN HAKKI 36
Pazar Sorunu ve İktisadi Yaşantı Birliği .................... 42
Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Edişlerinin De
ğişik Biçimleri .............................................................. 46
Değişik Ulustan İşçilerin İttifakı .............................. 51
m. BÖLÜM
SOSYAL ŞOVENİZM VE MİLLİYETÇİLİK
Sosyal Şovenizmin Maddi Temelleri ........................... 61
Savaş ve Banş Sorunu ................................................ 68
Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı Uğrunda Mü
cadele «Sosyalist Devrim» Sonrasına Bırakılamaz ...... 74
Ezien Ulusun İşçi Hareketlerinde Milli Dar Görüşlülük 78
Milliyetçilik ve Tarihi Konumu .................................. 83
Ezen ve Ezilen Ulus Milliyetçiliği ........................ 88
IV. BÖLÜM
ULUSAL HAREKETTE İKİ SAPMA ..............................v 98
Ulusal Çelişki Diğer İç ve Dış Çelişkilerle Bağlantısı
içinde Düşünülmelidir .......................................... 107
Sağ Sekterlik ................................................................ 111
Ulusal Hareket Anti^eodal Olmak Zorundadır ......... 120
Çağımızda Her Ulusal Harekçt Anti-Emperyalist Olmak
Zorundadır .................................................................. 123
DOGITDA FEODAL YAPI VE AŞİRET
I. BÖLÜM
Doğu da Feodal Yapı ve Aşiret .................................... 133
Doğu’da Feodal Üretim İlişkileri Egemendir ............. 134
Doğu Anadolu'da Feodalitenin Tarihi Kaynakları ...... 140
Aşiret Yapısı .............................................................. 146
Aşiret, Siyaset ve Devlet .......................’................... 153
Aşirette Ekonomik - Sosyal Yapı ................................. 156
Aşiretin Çözülmesi ..................................................... 159
II. BÖLÜM
FEODALİTE - BURJUVAZİ, KÜÇÜK BURJUVAZİ ...... 162
Feodal Unsurlar Doğu da Politik Hayata Hakimdirler 164
Feodal Unsurların Aracılık Rolleri .............................. 166
Bölgesel Burjuvazinin Rolü ve Etkinliği ....................... 168
Küçük Burjuvazinin Tavrı ........................................... 172
Bölgede Demokratikleşme Ne Anlama Gelir? ............... 182
Demokratikleşmenin İki Yönü .................................... 107
Devrimci Mücadele Örgütlü Olarak Verilir ................ 189
İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
Bu kitapta yer alan yazılar, 1975 yılı Haziranında ya
yın hayatına başlıyan özgürlük Yolu dergisinin 2. sayısından
itibaren bölüm bölüm yayınlandı, sonra da kitap halinde ba
sıldı. Okuyucunun kolaylıkla farkedeceği gibi yazılarda yer
yer, "ezop dili" diye nitelenen anlatım tarzına başvurulmuş
tur. örneğin Kürdistan terimi yerine "Doğu", Kürt halkı te
rimi yerine de "bölge halkı" gibi sözler kullanılmıştır. Dergi
yi, yayın hayatının başlarında göğüsliyemiyeceği ağır baskı
lardan korumak için yapıldı bu.
Şimdi, kitabın 2. baskısı yapılırken, onu yeniden göz
den geçirmek, gerekli terim düzeltmelerini yapmak müm
kündü. Ama bu hem birhayli zaman alır, hem de kitabın ye
niden dizilmesini gerektirirdi. Diğer yandan kitabın orijinal
biçimine dokunmak da istemedim. Öyle sanıyorum ki, oku
yucu, şimdiye kadar sözkonusu "ezop dili"ni anlamakta
güçlük çekmedi, bundan sonra da çekmiyecektir.
Yalnızca kitabın kapağındaki "Doğu" sözcüğü yerine
Kürdistan adını kullanmakla yetindik.
C. ALADAG
4, BÖLÜM
MÎLLÎ MESELENİN EVRİMİ
ve
SÖMÜRGELER SORUNU
Uluslar kapitalizmle birlikte oluştukları için millî
mesele de insan toplumlarmın tarihinde kapitalist dö
nemde ortaya çıktı ve kapitalizmin evrimiyle birlikte
millî mesele konusundaki tezlerde de gelişmeler oldu.
Batı Avrupa'da burjuvazi, aristokrasi ve kiliseye
karşı, köylü ve işçi kitlelerinin de desteğini sağlayarak
mücadele etti. Batı Avrupa'da bir dizi burjuva dev-
rimleri başgösterdi. «Ulus»un ve «vatan»m birliği sağ
landı. Burjuva hukuku, kültürü^ sanatı feodal huku
kun, kültür ve sanatın yerini aldı ve ekonomi ile bir
likte ulusal dil, kültür ve sanat da hızla gelişti. Ancak
burjuvazinin ulusal hayattaki bu devrimci atılımı, ik
tidara geldikten, ya da ona ortak olduktan sonra sön
meye başladı. Bundan böyle burjuvazi sınıf çıkarlarını
korumak, genişletmek için bir yandan içerde işçi sınıfı
ve köylüler üzerinde baskıları yoğunlaştırırken, diğer
yandan yeni sömürü alanları, yeni pazarlar bulmak
için başka ülkeleri ilhak etmeğe, sömürgeleştirmeye,
5
başka ulusları köleleştirmeye girişti. Böylece o, bir za
manlar şampiyonluğunu ettiği eşitlik, özgürlük, adalet
sloganlarım çiğneyip geçti. Bir yandan da, uluslaşma
döneminde ilerici bir nitelik taşıyan «vatan» ve «ulus»
la ilgili sloganlar sınıf mücadelesini önlemek, kitleleri
burjuvazinin kuyruğuna takmak, ulusal egoizm, bas
kı ve saldırının araçları haline geldiler.
/
Doğu Avrupa’da gelişim farklı oldu. Burada geli
şen kapitalizm tek uluslu devletler yaratmadı; burada
uluslaşma eski imparatorluk devletlerinin içinde oluş
tu. Bu «çok uluslu devletler»de uluslardan ekonomik
ve askeri bakımdan en güçlü olanı, bu nedenle de dev
lete hakim olanı, «egemen ulus» olarak diğerlerini
kendine bağımlı kılıyor, diğerlerinin ayrılıp bağımsız
devletler kurmalarını engelliyor; onların ekonomik,
kültürel, politik gelişimini frenliyor; özetle söylersek,
diğerlerine ulusal baskı yöntemlerini uyguluyordu. Bu
devletlere örnek olarak başlıca Avusturya - Macaris
tan ve Çarlık Rus yası gösterilmektedir. Bünlar eski
imparatorluklardı. Osmanlı Devleti’nin de bu tip çok
uluslu, çok milliyetli bir devlet olduğu açıktır.
Çok uluslu devletlerde milli mesele, bağımlı ulus
ların egemen ulusa karşı yürüttükleri bağımsızlık mü
cadelesi biçiminde .ortaya çıkıyordu. 19. Yüzyıl boyun
ca ve 20. Yüzyıl başlarında süregelen bu mücadeleler
milli meselenin başlıca tartışma konulan idiler. Bu
ulusal hareketlerin başını, ezilen uluslann burjuvazisi
çekiyordu.
Bu dönemde millî mesele konusunda konan prole
ter tezde temel ilkeler, her ulustan işçilerin birliği ve
uluslann kendi kaderlerini tayin hakkı idi. Lenin, her
ulusun ayrılıp kendi bağımsız devletini kurma hakkı
6
m kayıtsız şartsız olarak savunmak gerektiğini, ayrıl
mayı isteyip, istememenin, buna karar vermenin ise
ezilen ulusun kendisi tarafından tayin edileceğini söy
lüyordu. Ezilen ulusun işçileri, marksistleri ise bu ko
nuda işçi hareketinin çıkarlarını ön plana almalı, özel
likle eğer ayrılmak işçi hareketine zarar veriyor, örne
ğin ayrılan ulus içteki daha gerici hakim sınıfların yö
netimine geçiyorsa ayrılmaya karşı çıkmalıdırlar, di
yordu.
Bu dönemde milli mesele henüz dünya ölçüsünde
bir sorun değil, daha çok, egemen ulusla ezilen ulus
arasında bir «iç mesele olarak görülüyordu. Oysa
Ekim Devrimiyle Sovyet ler Birliği nin doğuşu ve bunu
izleyen ulusal kurtuluş savaşları dönemi millî mesele
ye yeni boyutlar getirdi.
Ekim Devrimi milli meseleye sosyalist toplum için
de gerçek bir çözüm getirdi ve böylece ona Sovyet sı
nırlar: içinde son verdi Açıktır ki milli mesele ulusal
baskı ve sömürünün olduğu yerde vardır Millî mese
leyi yaratan millî baskıdır. Bu baskıyı yürüten güçler
başlıca hakim ulusların burjuvaları, büyük toprak sa
hipleridir Ve ulusal baskının temeli, itici gücü sınıfsal
sömürüdür. Burjuvazi, canı öyle istediği için, şan ve
şeref uğruna, kendi ulusunu yüceltmek amacıyla bas
kıya başvurmaz; baskı onun elinde kâr etmenin, ser
maye birikiminin, bunun için de başka ülkeleri elde
tutmanın, talan etmenin, sömürmenin bir aracıdır. Sö
mürü olmadan kapitalizm olmaz ve baskı olmadan sö
mürü yürütülemez. Bunun içindir ki burjuvazi kendi
«ulusal» işçi sınıfını ve emekçi halk yığınlarım da elin
den geldiğince sömürmekten ve baskı altında tutmak
tan geri duramaz. Bu nedenle millî baskının yaratıcısı
kapitalist düzendir ve kapitalist düzenin son bulduğu
7
bir ülkede milli baskının varolması düşünülemez. İş
çi sınıfının iktidarı aldığı ve sosyalizmi inşa ettiği bir
toplumda milli baskı sürdürülemez. Sosyalist bir top
lum her türlü baskıya, eşitsizliğe son vermek duru
mundadır. Nasıl baskı kapitalizminin kaçınılmaz, zo
runlu bir sonucu ise, baskılara son vermek de sosya
lizmin öylesine kaçınılmaz, zorunlu bir sonucudur.
Eğer bir ülkede sosyalizm varsa millî baskı olamaz;
eğer millî baskı varsa, o ülkede varolan düzen sosya
lizmden başka birşeydir veya en azından kapitalizm
den devralman bazı kötülüklerin henüz bırakılmadı
ğını gösterir.
Sosyalist Ekim Devrimi, Çarlık. Rusyası’nın milli
yetler için «bir hapishane* olan statüsüne ve «Büyük
Rus» ulusunun diğer irili-ufaklı pek çok ulus üzerinde
ki imtiyazlarına son verdi, bağımlı ulusları özgür kıldı.
Sosyalist devrim, eskiden Çarlık Rusyasına bağım
lı olan uluslarda ve milliyetlerde de egemen oldu.
Ekim Devrimi sonrasında tüm bağımlı uluslarda ve
milliyetlerde yerel burjuvazi ile işçi sınıfı ve öteki
emekçiler arasında kıyasıya bir iktidar savaşı belirdi.
Ukrayna, Ermenistan, Gürcistan, Türkistan v.b. ulus
ların burjuvazisi ve toprak sahipleri, kendi başlarına
bir devlet oluşturup içerde iktidarı elde tutmak ve sos
yalist devrimi engellemek için çabaladılar. îşçi sınıfı
ise şekli kuruluşla yetinmedi, içerde egemenliği burju
va hükümetlere bırakmadı; devrimi ileri götürmek,
ulusu gerçek kuruluşa ulaştırmak için savaştı ve ba
şardı. Böylece tüm bağımlı uluslar ve milliyetler ulu
sal kurtuluşu sosyalist devrimle tamamladılar, sosya
list uluslar oluşturdular.
Bu sosyalist uluslar 1922’de serbest rızaları ile bir-
leşerek Sovyetler Birliği'ni oluşturdular. Böylece tarih
8