Table Of ContentCumhuriyet
K ita p ’88
4 Kasım 1988
F. Christian Delius:
• Parasız ek Güner Yürektik’in söyleşisi
16-17 sayfalarda
Dosttan dosta kitap
Kitap Sergisi’ne Almanya’dan yaklaşık
İstanbul’da yarından
370 yayınevi katılmaktadır. Alman Kitap
başlayarak 13 kasıma Sergisi daha sonra 21-30 kasım tarihleri
arasında Ankara’da, 6-14 aralık tarihleri
kadar sürecek olan
arasında ise İzmir’de açılacaktır. Bu ser
7. TÜYAP Kitap Fuarı gi çerçevesinde olmak üzere, başka etkin
likler de öngörülmüştür:
çerçevesinde düzenlenen
• 7 kasımda Alman ve Türk yayıncılar
ilk A iman Kitap Sergisi ’ne bir araya gelerek telif hakları ve iki ülke
arasındaki dışalım/dışsatım konularını
Almanya’dan yaklaşık
tartışacaklardır.
370 yayınevi • İstanbul’daki sergi çerçevesinde, Alman
katılmaktadır. Alman yayıncıları ve kitapçıları için yoğun ilgi
gören bir İstanbul gezisi düzenlenmiştir.
Kitap Sergisi daha sonra
• Ankara’da hazırlıklarını Yüksel Pazar-
21-30 kasım tarihleri kaya’nın yaptığı bir çeviri workshopu ön
arasında Ankara’da, 6-14 görülmüştür.
aralık tarihleri arasında • Yine Ankara’da Goethe Enstitüsü, ço
cuk ve gençlik kitapları alanında çalışan
da İzmir’de açılacak.
kütüphaneciler için bir seminer düzenle
miştir.
T ürkiye hakkında bu ülkede bili • Bu sergi nedeniyle Tankerd Dorst,'
F.GDelius, Zehra Çırak ve Zafer Şeno-
nenler hâlâ az, yazarları, yayınev
leri veya okurları üzerine bilinen cak Türkiye’ye geleceklerdir. Goethe Ens
ler ise daha da az. Son yıllardaki titüsü ise Alman yazınından yapılan film
hareketliliğe karşın, Federal Almanya’da uyarlamalarını sergileyecektir.
ki genç Türk yazarlarının sayısı ya da • İstanbul’daki kitap fuarı sırasında İs
hangi yayınevlerinin çalıştığı konusunda tanbul’daki Goethe Enstitüsü, Türkiye’
yeterince bilgi sahibi olunamıyor. deki bütün Almanca öğretmenleri için
Berlin’de yaşayan Dr. Ahmet Doğan, düzenlenen bir seminerin yanı sıra Ger-
Almanya’da Türk yazarlarını yayımlayan manistler için de bir ihtisas semineri
ilk yayıncı. Ahmet Doğan ve meslektaşı programlamıştır.
Peter Kampmann, “Ararat” (Ağrı Dağı)
adlı yayınevlerinde sekiz yıl içerisinde
epey kitap yayımlamayı başardılar.
(...) “Avrupa evinde” komşular tanın
Ancak artık Federal Almanya’daki tek
malıdır. Bu uzun süreli ve iyi bir kom
Türk yayınevi “Ararat” değil. Ona Frank
şuluk için ön şarttır. Kitaplar, ülkemiz
furt’ta “Dagyeli”, Köln’de “Önel”, Ham
burg’da “Am Galgenberg” veya üzerine iyi veya kötü en iyi konuşanlar
“Express” gibi yayınevleri de eklendi. dır. Her ne olursa olsun, ülkemiz edebi
“Hitit”, “Harran” ve başkaca yaymevle- kültürünün anlaşılması, bölünmüş ülke
riyle bu sayı epey kabarmış durumda. Almanya’da yaşanan bizim Federal Al
Türk yayıncıların yanında, Türk yazar man gerçeğinin anahtarıdır. Tarihi ha
lar da var. Münih’te yaşayan Zafer Şeno- taların ve yenilgilerin deneyimiyle bizim
cak, bu yıl Bavyera Akademisi’nin “Adal
Avrupalı olarak komşular içinden kom
bert Çhamisso Teşvik Ödülü”nü aldı.
şu bulabilmemiz, kitap koleksiyonumuz
Araş Ören (Berlin) ve Yüksel Pazarkaya
daki gelişmede gösteriliyor ve
(Köln) gibi eski ustalardan başka Saliha
belgeleniyor. Özgün yazın ürünlerimizin
Scheinhardt ve Zehra Çırak, öteki yazar
lara örnek gösterilebilir. Türkiye’de ise Almanca kitaplar İstan yana lise ve üniversite öğrencilerine Al Türk komşularımızca dostça karşılana
Bu arada Kückelhoven’deki “Anadolu” bul’dan Anadolu’ya kadar ulaşmaktadır. manca kitap sağlamaktadır. cağını umuyoruz. (...)
veya Köln’deki “Türkei” gibi kitap dağı Kitapçı Franz Mühlbauer İstanbul’da, İs İstanbul’da dün başlayan ve 13 kasıma
tımı ve satışını gerçekleştiren, Türklerce tiklal Caddesi’nde bulunan kitapçı dük kadar sürecek olan 7. TÜYAP Kitap Fu Peter Weidhaas,
işletilen firmalar da bulunmaktadır. kânında 40 yıldan fazla bir süreden bu arı çerçevesinde düzenlenen ilk Alman Frankfurt Kitap Fuarı Müdürü
Frankfurt 1945’ten günümüze Siegfried Lenz’in Zafer Şenocak ve
Kitap Fuarı değin Almanya’da Barış Ödülü Alman basını
toplum ve edebiyat
konuşması
Gutenberg’in Mainz’da kitap basımı Alman Edebiyatı ve felsefe öğrenimi
devrimini başlatışından hemen birkaç 1945’ten 50’ye değin, Savaş sonu yapan Zafer Şenocak 1970’ten beri
yıl sonra “Kitap Fuan”nın da edebiyatı, Aııti-komünizm ve “Barış döneminde yaşamamıza Münih’te yaşıyor. Şenocak, bu yıl
başladığı, bugün belgesel olarak ekonomik mucize, işçi edebiyatının ortaya karşın, yine de kaba gücün Adelbert von Çhamisso Teşvik Ödülü’nü
kanıtlanmıştır. S. 12 çıkışı, 80’li yıllar. S. 4-5 pençelerindeyiz. S. 9 kazandı. S. 15
Teleteknik, yarının bilgisayarlı dünyasına Teleteknik'in bilgisayar eğitim kitapları,
bugünden hazırlanan gençlerimizi bilgisayarı oluşturan parçaları, programcılığı,
yalnızca bilgisayarlarla, ev ve eğitim Basic ve Logo dillerini, çocukların
programlarıyla değil, bilgisayar anlayacağı bir dille, illüstrasyon, şema
kültürünü artıran, programlamanın ve testlerle anlatır, kavratır.
temel bilgilerini veren
Bütün Teleteknik Yetkili Satıcılarımda
kitap dizileriyle de destekliyor.
bulunan bu kitaplardan mutlaka yararlanın.
İşte Temel Bilgisayar, Temel Programlama Bilgisayar çocuğunuz için yabancı
ve Çocuklar İçin C-64 kitapları. bir alet olmaktan çıksın.
Teleteknik
ELEKTRONİK SANAYİ VE TİCARET A.$.
Mertler Rıhtım Cad. Nesli Han 207/2,80030 Karaköy, İstanbul
Tel: 1 -14513 30(4hat) The: 25731 Mt tr. Faks: t-14507 93
Bilgisayar Uygulama Merkezi: Silahhane Cad. Ralli Apt. 59
REKLAMCILIK
80200 Teşvikiye. İstanbul. Tel: 1-13115 50
‘Kişi ancak bildiği şeyleri görür’
Almanya'nın en karanlık
zamanlarında Türkiye,
Alman sanatçılara ve
aydınlara ikinci vatan
olmuş, onlara sürgünde
faaliyet imkânı sağlamıştır;
Ernst Reuter ya da besteci
Paul Hindemith gibi adlar
burada da tanınmaktadır.
İşte bu nedenlerden ötürü
Federal Almanya'daki
yayın ve kitabevi
sahiplerinin birliği olan
Alman Kitapçıları Borsa
Derneği karşılıklı Orada, “Türk Yazarlar” başlığı altında (“Orient”) karşı çoşkun bir ilgi de gözlem Ama bu kitaplar kaç kişi tarafından okun
Orhan Veli Kanık adına da rastlayacaksınız. leniyordu. örneğin Alman şair Friedrich maktadır? Sonuçta başörtünün altında sade
yakınlaşma yolunda Ama Almanya’da kaç kişi Garip akımından Rückert, Mevlana Celaleddin Rumi’nin di ce kan davası ve esaret görmek isteyenlerin
kendine düşeni yapmaya ahdalbaerrddaanr dbıirr?i dHee, mTeünr khieyme’edne hçaiçğ dbailşi ngmereçyeekn zFerlaenriknfiu Artl’mtaa Dncaağ’yyeal i çVeveirrlmagiş ttia;r akfiıtnadpa şni mydei öven ydaürşgmılaarnıl ıpke kkiöşmrüekklteen, mkaerkştıeldıkilrı. yabancılık
karar vermiştir. çi öykücülüğün öncüsü ve ilk temsilcisi Sait niden basıldı ve piyasaya sunuldu. (Sergi Ka Almanya’nın en karanlık zamanlarında
Faik’tir. Sait Faik Abasıyanık’tan ülkemiz taloguna bkz). Fransa’da aydınlanma Çağı’- Türkiye, Alman sanatçılara ve aydınlara ikin
de şimdiye değin yalnızca birkaç antolojide nın büyük filozofu Voltaire, İslam diniyle il ci vatan olmuş, onlara sürgünde faaliyet im
PETER WEIDHAAS bir-iki kısa öykü yayımlanmıştır. gilenmiş, İslamiyeti “doğal bir din” olarak kânı sağlamıştır; Ernst Reuter ya da besteci
Frankfurt Kitap Fuarı Müdürü Necip Mahfuz bundan kısa bir süre önce övmüştü. O günlerden beri, Türkiye ve Os Paul Hindemith gibi adlar burada da tanın
Nobel Edebiyat ödülü’ne layık görüldüğün manlI İmparatorluğu Avrupalı’nın gözünde maktadır.
mm de, Almanya’da büyük günlük gazetelerin salt siyasi bir güç faktöründen öte bir anlam İşte bu nedenlerden ötürü Federal Alman
Ö nümüzdeki günlerde “Dosttan kültür redaktörleri İsveç Akademisi’nin ka da taşımıştır. Avrupa müziğinde Mozart’m ya’daki yayın ve kitabevi sahiplerinin birliği
Dosta Kitap” şiarı altında Almanya rarını eleştiren makaleler yayımladılar. O sa “Marsch â la Turca”nın (Türk Marşı) yanı olan Alman Kitapçıları Borsa Derneği kar
Federal Cumhuriyeti’nden yaklaşık tırlarda gün ışığına çıkan ukalalık, ki bunun sıra başka etkilenmelere de rastlanır; Goet şılıklı yakınlaşma yolunda kendine düşeni
3500 kitap İstanbul, Ankara ve İz bir diğer adı da “Avrupa merkeziyetçilik ”tir, he “West-Östlicher Diwan” (Batı-Doğu Di yapmaya karar vermiştir. “Dosttan Dosta
mir’de Türk okurlara tanıtılacak. Hemen her her şeyin eksenine kendi bulunduğu noktayı vanı) adlı yapıtında Şark’m bilgeliğine ve şi Kitap” fuarı, 1969 yılında İstanbul ve An
bilgi alanını kapsayan bu kitap fuarı İstan koymakta, edebiyat alanındaki kendi başa irselliğine atıfta bulunmuştur. (Gazeteci İs kara’ya konuk olan bir Alman kitap sergi
bul’da 5 -13.11.1988 tarihleri arasında TÜ- rılarım dünya çapında geçerli tek ölçüt hali mail Özkan kısa bir süre önce Goethe’nin Di- sinden bu yana Almanya’mn ilk girişimi ol
YAP Sergi Sarayı’ndaki fuar bağlamında yer ne getirmeye çaışmaktadır. van’ını Türkçe’ye çevirdi - Sergi Katalogun maktadır. öte yandan bu yıl Frankfurt'Ki
alacak; 21 -30.11.1988 tarihlerinde Ankara’ Burada acı bir gerçeğe parmak basmadan da bu kitaplar “Alman Yazarların Türkçe tap Fuan’nda Türk standlarmın sayısının beş
da Türkiye Ticaret ve Borsalar Birliği’nin sa edemeyeceğim. Türkçe’deki birçok büyük Çevirileri” başlığı altında 200 kitabı kapsa katma çıktığını ve kimi Türk yazarların da
lonlarında, 6 - 14.12.1988 tarihleri arasında- edebi eser ne yazık ki kötü çevirilerle elimize yan özel bir bölümde yer almaktadır)-. Frankfurt’a geldiğini görmek bizim açımız
ise İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde Türk ulaşmakta, bu ise yazarlar hakkında hayal kı Evet, iki dev kültür âleminin karşılıklı ola dan memnunluk verici olmuştur.
okurların ilgisine sunulacak. “Dosttan Dos rıklığına uğramamıza yol açmaktadır. Öte rak birbirini tanımaya yönelişinin üzerinden • Kültürün söz yoluyla yaygınlaştırılmasın
ta Kitap” sergisi büyük olasılıkla Adana’da yandan ülkemizde Türkçe’ye tümüyle vâkıf uzun bir zaman geçti. Ancak katliamcı ve da rol oynayan kişilerin karşılaşması ve ta
da tekrarlanacak. olan çevirmenlere pek rastlanmadığından, yağmacı Haçlı Seferleri’ni göz önüne getir nışması büyük önem taşıdığı içindir ki İstan
Sergi kataloguna bakılırsa, amaç “Edebi eserler çoğu kez üçüncü bir dil üzerinden Al- diğimizde, bu karşılaşmanın daima takdir bul’da TÜYAP Kitap Fuarı çerçevesinde
yat Yoluyla Diyalog Kurmak.” Peki ne için? manca’ya ulaşmakta, sonuç tatminkâr olma uyandırmadığını da hatırlarız. Kopernik’ten 7.11.1988’de iki ulusun yayıncılarının, telif
Biz Almanlar günümüzde Türkiye hakkın maktadır. tam beş yüz yıl önce Yakın Doğu’da güne ajanslarının ve kitapçılarının bir sempozyum
da, özellikle de Türkiye’deki edebiyat orta Türk yazar ve çevirmen Yüksel Pazarka- şin dünyanın çevresinde dönmediğinin, ter da biraraya gelmesi kararlaştırılmıştır.
mı hakkında ne kadar bilgiye sahibiz? Ben ya şu sıralar yaptığı gibi 1971 yılında da kendi sine gece ve gündüzün dünyamn hareketi so • Karşı tarafın edebiyat ve kitap dünyası
ce bu sorunun yanıtı şudur: Çok az, hatta vatandaşlarının şiir denemelerini içeren bir nucu meydana geldiğinin bilindiğinden kimin nı tanımakta yegâne araç (ve başlıca engel)
hiçbir bilgimiz yoktur! Kimi okumuşlar için antoloji yayımladı (Kataloga bakınız). An haberi vardır? İslam âleminde saray müter dil olduğu içindir ki iki ülkeden 12 kadar çe
Nâzım Hikmet adı bir şeyler ifade ediyor ola cak o zamanlar, saygın Süddeutsche Zeitung cimlerinin Antik Çağ’ın eserlerini çevirmek virmen Ankara’da 22 - 24.11.1988 tarihleri
bilir, bazısı yakm zamanda Almanya’da oku gazetesinin deyişiyle “Marmara Denizi ve Bo yolu ile bunları Batı dünyasına kazandırdık arasında deneyimlerini aktarmak ve görüş
ma geceleri düzenleyen Aziz Nesin’in yapıt ğaziçi’nin ötesinde dünyanın en zengin şür di larını, ve bugün “Batı kültürü” dediğimiz alışverişinde bulunmak üzere biraraya gele
larına aşinadır, kimisi Haldun Taner’in adı yarlarından birinin yer aldığını” fark edecek oluşumun yolunu hazırladıkları nasıl hafıza cektir.
nı işitmiştir - hepsi bu. (Adı geçen yazarlar olgunluğa erişmemiştik. lardan silinebilir? • Ve son bir noktaya daha değinmek isti
ve yapıtları için Sergi Kataloguna bakınız). Geçen yüzyılın başlarında burada “Şark”a Bugün Almanya Federal Cumhuriyeti’nde yorum: Bir kitabm oluşumu öncelikle yaza
yaklaşık 1.5 milyon Türk çalışmakta ve ya rına bağlı olduğu içindir ki Almanya’dan bazı
şamaktadır. Bu gerçek, Almanya’daki ede yazarlar okuma günlerine katılmak ve soh
biyata yansımıştır. (Ve düşünsel hayatımızı betlerde bulunmak üzere Türkiye’ye gelecek
zenginleştiren bu yazarlar, Katalogda “Fede lerdir. Bunlar Alman oyun yazarı Tankred
ral Almanya’daki Türk Yazarlar” başlığı al Dorst, romancı F.C.Delius, şair Zehra Çırak
tında yerini almıştır). ve Zafer Şenocak’tır (Ayrıntılı Kültür Prog
Bu yazarlardan biri» Bremen’de yaşayan 26 ramına bkz.)
yaşındaki Osman Engin (Ne yazık ki Kata Ülkemizde “Şark” kavramının olumlu
logda adı geçmiyor), vatandaşlarının başla yönde yerleşmesine büyük katkısı bulunan
rından geçenleri ve kendi göç serüvenini 17 Alman edebiyatçı ve filozof Johann Gottfried
mizah öyküsü ile isabetli bir biçimde betim Herder (1744-1803), halkların karakterini an
liyor: Karşımızda, soldan bir Alman’m boks layabilmek için onların edebiyatının incelen
eldiveninin, sağdan ise bir Türk boksörün mesi gerektiğine işaret etmişti; ya da bir baş
darbelerine maruz kaldığı için patates biçi ka deyişle: “Şairleri anlamak isteyen kişi, o
mini almış bir kum torbası vardır. Osman şairlerin ülkesine gitmeli.” Son olarak ken
Engin bu tabloyu çizerken, İstanbul’da Al di bıranşımdan, seyahat rehberlerinde kulla
man İşçi Bulma Bürosu’nun mekânlarında nılan bir ifadeyi aktarmak istiyorum:
başlayan ve bugüne kadar süren iki kültür “Kişi, ancak bildiği şeyleri görür”.
arasında yaşamamn sorunlarım simgelemek Ben, “Şairlerin ve Düşünürlerin Diyarı” Al
istemiştir. (Express Edition, Batı Berlin). manya’dan gelip Türkiye’ye konuk olan bizle-
Özellikle biz Almanlar yalnız bu öyküler rin daha görüp şaşıracak çok şeyimiz olduğu
den değil, Ulm kentinde yaşayan kabare sa na yürekten inanıyorum.
Süntef ClıristlaBsen — Alman Kitap Borsaları Frankfurt Başkanı Anna Jonas — Alman Yazarlar birliği temsilcisi. natçısı Şinasi Dikmen’in yapıtlarından da
epey ders çıkarabiliriz. Çeviri DİLEK ZAPTÇIOĞLU
CUMHURİYET KİTAP 88 3
1945’ten bugüne Almanya’da toplum ve edebiyat
1945,ten 1950’ye değin__________
Almanya, yenilgiden sonra yeniden bi
çimlenen eyaletler ve özel statülü Ber
lin temelinde dört işgal bölgesine ayrılı
yordu. Nazilikten arındırma çerçevesin
de müttefik kuvvetlerinin hukukçuları 1945’te
Nürnberg Mahkemesi’nde 24 savaş suçlusunu
yargıladılar ve NSDAP (Milli Sosyalist Alman
İşçi Partisi) yasaklandı. Batı işgal bölgeleri,
İngiliz-Amerikan politikasına yaklaştı. Mütte
fiklerin ekonomi politikası, batıda üretim, ar
tışım hedefliyor, Marschall Planı da (1948) Batı
Avrupa devletlerine bir Amerikan ekonomi
yardımını öngörüyordu. Batı işgal bölgelerin
de para reformunun yapılması ve Berlin’in Sov-
yetler Birliği tarafından ablukası, 1948’de Ber
lin’in bölünmesine yol açtı. 11 eyaletli Federal
Almanya Cumhuriyeti kuruldu ve 1949’da
Bonn Anayasası kabul edildi. Konrad Adena-
ueryönetiminde CDU/CSU ve FDP partilerin
den oluşan bir koalisyon hükümeti kuruldu. 16
sendika Alman Sendikalar Birliği’nde (DGB)
birleşti. 1949’da Demokratik Alman Cumhu
riyeti (DDR), demokratik merkeziyetçi an Şair Peter Rühmkorf Günter Grass ve Heinrich Bdll
lamda bir halk cumhuriyeti olarak ilan edildi,
SED (Almanya Sosyalist Birlik Partisi) kurul Ekonomi Bakanı Prof. Ludwig Erhard yöne bunların görselleştirilmesi göze çarpmaktadır. ması, güçlü ve kısmen kanlı ve uzun süren öğ
du ve 1949 Anayasası çıkarıldı. timinde Federal Almanya serbest pazar ekono Radyofonik piyes yayını, politik-toplumsal renci hareketlerine (özellikle 1975’e değin Viet
Sürgündeki edebiyatın (Thomas Mann, He misi ilkeleri içinde ekonomik bir sıçrayış yaşı konuların yayılması aracı olarak güncel önem nam savaşına karşı protesto gösterileri olarak)
inrich Mann, Berthold Brecht, Arnold Zweig, yordu. 1956’da NATO çerçevesi içinde Federal kazanmaktadır (Heinrich Böll, Friedrich Dür yol açıyordu. Yüksek okullarda reform yapıl
Anna Seghers, Alfred Döblin vd.) yanı sıra Almanya ordusu Bundeswehr kuruluyor ve ge renmatt, Günther Eich, Wolfgang Hildeshei ması istemleri yükseliyordu. 20 yıl sonra, nisan
Hans Carossa (1878-1956), Stefan Andres nel askerlik yükümlülüğü getiriliyordu. Alman mer ve diğerleri). Düzyazı, hâlâ savaş, ölüm ve 1988’de basm-yaym araçları bu başkaldırıları
(1906-1970), Werner Bergengruen (1892-1964) profesörler, 1958 atomla silahlanmaktan uzak faşizm konularının işlenmesinde gerçekçi sos hatırlayacaklardı.
tarafından sürdürülen ve zamandan bağımsız, durmaya çağırıyorlardı. SPD (Almanya Sosyal yal eleştiricil anlatım geleneğine yönelmeye de
şiirsel düş örneklerine ve 1933 öncesi estetik ge Demokrat Partisi), Godesberg programıyla vam ediyordu: Heinrich Böll “Gezgin, Spa’ya İşçi edebiyatının ortaya çıkışı
leneklerine yönelen “şiirsel onarım” gibi akım
Marksist ideolojiden vazgeçiyordu (1959). SED Geliyor musun?...” (1950), “Ve Tek Söz
lar ortaya çıkıyor ve ayrıca faşist olmayan ede (Almanya Sosyalist Birlik Partisi) rejimine kar Söylemedi” (1953); öte yandan öznel deneyim 47 Grubu’na karşı bilinçli bir karşı grup ola-
biyat antolojilerinde ve günlüklerde toplanı şı inşaat işçileri arasından çıkıp gelişen Doğu ler yeni bir kimlik bulmada ya da gerçeği ara raköl Dortmund Grubu (dağılışı 1972)ortaya
yordu. Öte yandan savaş deneyimlerini yazın Berlin ayaklanması, Kızıl Ordu tarafından bas mada anahtar rol oynuyordu: Alfred Andersch çıkıyor ve sanayisel iş dünyası ve bunun sonu
sal olarak işleme (Wolfgang Borchert: “Kapı tırılıyordu (1953). Hallstein Doktrini gereğin “Zanzibar ya da Son Neden” (1957), Günther cu olarak ortaya çıkan sosyal sorunlarla yazın
ların Dışında”, 1947; Heinrich Böll: “Tren Tam ce Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ni tanı Grass “Teneke Davul” (1959) ve diğerleri. Ya sal sanatsal bir tartışmaya giriyordu (Max von
Zamanındaydı”, 1949) denemeleri de oluyordu. yan devletlerle ilişkiler kesiliyor ve KPD (Al bancılaşma sorunsalıyla karşı karşıya gelme ve der Griina Yanıltan Işık ve Ateş”, 1963 ve Erika
Kısa öykü, yeni dilsel ifade biçimi olarak orta manya Komünist Partisi) yasaklanıyordu bunun sonucu olarak ortaya çıkan kimlik ara Runge “Bottropp Tiıtanakları”). Bu gruptan da
ya çıkıyordu. Yüzyılın başında doğan ve baba (1956). Bundan başka Yahudi aleyhtarı saldırı ma, dönemin kendisini kopya edegelen moda “îş Dünyası Edebiyat Çevresi” ayrılıyordu. Sa
larının kuşağına mesafeli duran “genç kuşak” lara ve toplama kampı cinayetlerine karşı dava akımının yansıması yoluyla doğuyor ve Max nayi dünyasımn konu alınarak irdelenmesi,
yazarları için özgürlüğü ve sosyal adaleti ara lar açılıyordu (1958). Frisch’in “Stiller” (1954), Uwe Johnson’un “Ja Günther Wallraff tarafından yeni ve gürültü
yışın “sosyal hümanizm” değeri, ifadesi oluyor kob Hakkında Tahminler” (1959) yapıtlarında koparacak biryöntemle uygulanıyordu: Yazar,
du. (Örneğin Alfred Andersch 1914-1980). 47 görülüyordu. Yeniden silahlanma, daha doğ işçi kılığında fabrikalara girerek doğrudan de
1950’den ‘59’a: Anti-komünizmve
Grubu (ADie Gruppe 47Ü : Ingeborg Bach- rusu atom silahlarıyla silahlanma tartışmala neyimlere sahip oluyor ve bunları “13 İstenme
mann. Heinrich Böll, Hans Magnus Enzens ekonomik mucize rı, Thomas Mann, Erich Kästner, Peter Rühm- yen Röportaj” başlığıyla yayımlıyordu (1969).
berger, Siegfried Lenz, Peter Weiss ve diğerleri) korf, Ingeborg Bachmann, Luise Rinser, Ilse 1960’lı yıllara Adenauer döneminin değerleri
yayımlanmamış edebiyatı tartışan muhalif bir 1950’li yılların başında (dar kapsamlı olarak) Aichinger ve diğerleri gibi edebiyatçıların pro nin gözden geçirilmesi ve hiyerarşi ve kuram
çevre oluşturdu. nasyonal sosyalist yandaşları (Hans Grimin, testo açıklamalarına yol açıyordu. larla çatışma damgasını vuruyordu (Heinrich
Ina Seidel, Gerhard Schumann ve diğerleri) ta Böll “Bir Palyaçonun Görüşleri”, 1965 ve “Bir
Savaş sonu edebiyatı ya da yıkıntı rafından “haklı çıkarma yazını” denilen bir tür 1960’tan 1970’e________________ Görev Yolculuğunun Sonu”, 1966). Bu da,
edebiyatı ___________________ yayımlanırken, bu dönem içinde “somut şiir” 1930’lu yılların gerçekçilik tartışmalarını yine
(Eugen Gromringer’den kaynaklanan bir de Berlin Duvarı inşa ediliyor ve 1961’den itiba
beraberinde getiriyordu. Yanlı aydınlar (Gün
(Batı) Berlin, dört işgal kuvveti hükümeti al yim, 1955) gibi bir takım yeni şiirsel ifade biçim ren Batı Berlinlilerin doğu bölgesine geçişi ya ter Anders, Heinrich Böll, Hans Magnus En
tında kendine özgü statülü bir federal eyalet leri de oluşmaktadır. Bu şiirde, şiirsel öğelerin saklanıyordu. 1961 federal meclis seçimlerinde zensberger, Hubert Fichte, Uwe Johnson, Pe-
olarak 1950’de bir anayasaya sahip oluyordu. tek tek sözcüklere ve harflere indirgenmesi ve mutlak çoğunluğu yitirmesinden sonra CDU,
şansölye Konrad Adenauer’in yönetiminde bir
CDU/CCU-FDP hükümeti kuruyordu. Bu hü
kümet, Spiegel olayı (gazetecilerin vatana hıya
net zanlısı olarak tutuklanması) dolayısıyla or
taya çıkan hükümet buhranı sonucu bakanla
ra yer değiştirtilerek ve 1%3’te Konrad Adena
uer’in istifasının ardından yerine şansölye ola
rak gelen Ludwig Erhard’ın kabinede değişik
lik yapmasıylasürdürülüyordu. 1966’da Ruhr
bölgesindeki kömür ocaklannda bir ekonomik
ve yapısal buhran ortaya çıkıyordu. 1966’da
şansölye Kurt Georg Kiesinger (CDU) yöneti
minde ve dışişleri bakanının da Willy Brandt
(SPD) olduğu bir “Büyük Koalisyon” kurulu
yordu. Ekonomik durgunluğa “Uyumlu
Eylem” ile karşı duruluyordu (1967). 1968’de
Olağanüstü Hal Yasaları çıkartılıyordu. 1969
federal meclis seçimlerinden sonra SPD ve
FDP, şansölye Willy Brandt yönetiminde koa
lisyona gidiyorlar ve Doğu-Batı çatışmasında
bir yumuşama politikası ile içte yapılacak re
formları resmen açıklıyorlardı.
“Büyük Koalisyon”a tepki olarak bir parla
mento dışı muhalefet (APO) oluşuyordu. İran
şahmın 1967’deki ziyareti sırasında yapılanbir
Petar Weiss Thomas Bernhardt gösteride öğrenci Benno Ohnesorg’un vurul
Thomas Mann
4 CUMHURİYET KİTAP 88
ter Weiss ve diğerleri) açıkça Vietnam savaşının
sona ermesini istiyorlar (1965) ya da SPD’nin
reform politikasını savunuyorlardı (özellikle
Günther Grass). Politikleşme şiirde de kendi
ni gösteriyordu: Erich Fried “ve Vietnam ve”
(1966), F.C. Delius “Biz Kırmızı Işıkta
Dururken” (1969) ve diğerleri. Politik şiir, ken
dine özgü aydınlatıcı amaçlı bir gelişme izliyor.
1968’de öğrenci hareketine ilişkin olarak The
odor Adorno, Max Horkheimer “Enstrümen-
tel Aklın Eleştirisi” (1967) ve Herbert Marcu-
se’den etkilenen bir “Anti Otoriter Kültür
Başkaldırısı” doğuyor ve zaman aşımına uğra
mış sosyal yapıyla tarihsel açıdan ömrünü dol
durmuş olan hiyerarşiye karşı çıkıyordu
(Frankfurt Okulu).
1972 ve 1976 federal meclis seçimlerinden
sonra şansölye W. Brandt yönetimindeki
sosyal-liberal koalisyon hükümeti sürdürülü
yordu. Ancak 1974 Guillaume casusluk olayı
nın ardından Helmut Schmidt (SPD), şansöl-
yelik görevini Willy Brandt’tan devir alıyordu.
1970’li yıllarda Federal Almanya’da toplumsal
çatışmanın yeni biçimleri de gözlenmektedir,
özellikle Batı Berlin’de ve Federal Almanya’nın
diğer kentlerindeev spekülasyonculuğuna kar
şı protesto olarak 1974-1982 arası ev işgalleri yü
rütülüyordu. Bunun yanı sıra öğrencilerin pro
testo hareketinden gelen bir bölüm, devlete ve
onun temsilcilerine karşı teröre kayıyordu
(Baader-Meinhof Grubu). Halk, terörü mah
kûm ediyor, parlamentodaki ve parlamento dı
şındaki muhalefet grupları da teröre karşı du
ruyorlar ve ona bir anlam veremediklerini belli
ediyorlardı. Hükümetin tepkisi ise, kamu gö
revlilerinin hür-demokratik anayasa temelinde
bulunmalarım isteyen “Radikallik Kararf’nı 1970’li yılların ortasında özerk kadın hareke mokratik AlmanyalI yazarların yapıtları dikka har Ortasında Ayaz Günleri”, 1979). Günü
(1972), Kamu Kuruluşlarındaki Aşırılara Karşı tinin gelişmesine ilişkin özel bir kadın edebiyatı te değerdir. Bundan başka günlük notlara ve yo müzle tartışma içinde yazarak kendini değiştir
Yasa’yı (1975), Terörizme Karşı Mücadele Ya- gelişiyor ve bu edebiyat, çağın ve geçmişin ka rumlara dayanarak kişisel yaşantıları tarih ya me niyeti ise, Martin Walser’in “Çatlayan
dınlar tarafından kadınlar için yazılışını yeni zıcılığıyla birleştirerek yapılan yazınsal anım Dalgalar” (1985), Heinrich Böli’ün “Irmak
den belirlemek ve süregelen ataerkil rollere ve sama çalışmaları denemelerini de anmak gere Manzarası Karşısında Kadınlar” (1985) veGün-
yetişme biçimlerine karşı uzak durmak hakkını kir (yer yer çözümsel kendini yansıtma iddiala terGrass’ın “Dişi Sıçan” gibi yapıtlarında gö
elinde tutuyordu. Bunun çıkış noktası, özel ola rıyla birlikte Peter Brückner’den “Güvenilir Yer rülmektedir.
rak kadınca beğeniye uygun düşen, erkekçe bi Olarak Öte Taraf’, 1980; Peter Hartling’den Kaynaktan
çimlenmemiş yeni bir dil ve anlatım olanağı ara “Süregiden Sevgi”, 1980; Alfred Andersch’ten Peter Stein, Der grösste Kulturfahrplan. München. Berlin. 1981
Fischer Weftalmanach 1980-85. Frankfurt. 1981-86
maktı (Ursula Krechel “Bizzat Deneyim ve Baş “Okul Saati”, 1980; HelgaM. Nowak’tan “Ba- Ralf Schnell. Die Literatur der Bundesrepublik. Stuttgart. 1986 #
kasının Belirlemesi”, 1975; Verena Stefan “De
rinin Soyulması”, 1975; Jutta Heinrich “Fikir
YASAR
lerin Cinsiyeti”, 1977; Sylvia Bovenschen “im
gesel Kadınsallık”, 1979 ve diğerleri). Buna ko
şut olarak kadın kitabevleri, kadın yayınevleri KEMAL
ve dağıtım şirketleri kuruluyordu.
1982’de SPD ve FDP arasındaki ağır koalis
yon buhranından sonra şansölye Helmut DİZİSİ
Schmidt, bir güven oylaması ve ardından yapı
lan yeni seçimlerle şansölye Helmut Kohl’e ye
rini bırakıyordu (CDU/CSU-FDP koalisyon
YILANI ÖLDÜRSELER
hükümeti). Yeni kurulan ve çevre korunması
DENİZ KÜSTÜ
yönelimli Yeşiller, ilk kez federal meclise giri
GÖKYÜZÜ MAVİ KALDI
yorlardı. Her zaman*1 ÜÇ ANADOLU EFSANESİ
1982’de Federal Almanya kurulduğundan bu HUYÜKTEKİ NAR AĞACI
okunan
yana barış ve silahsızlanma için en oüy ük gös İNCE MEMED 1
teri yürüyüşü gerçekleştiriliyordu 300.000 ki kitaplar. İNCE MEMED 2
şi katıldı). Politika, yüksek okul, edebiyat ve BİNBOĞALAR EFSANESİ
sendika çevrelerinden gelen aktif bilim adamı ÇAKIRCALI EFE
SARI SICAK
ve silahlanma karşıtı, ABD atom silahlarının
YAŞAR KEMAL SÖZLÜĞÜ
yerleştirilmesinden vazgeçilmesini istiyorlardı.
AL GÖZÜM SEYREYLE SALİH
sası’nı (1978) çıkarmak ve 1975’ten itibaren Atom tehlikesi, bundan doğan kriz bilinci, FİLLER SULTANI
Baader-Meinhof Grubu’na karşı davaların son derece teknikleşmiş bir dünyada kendine KUŞLAR DA GİTTİ
açılması ve grup üyelerinin mahkûm edilmesi dönüşü arama ve ekolojik sistemde giderek be AĞRIDAĞI EFSANESİ
(1975) oluyordu. lirginleşen tehlike gizilgücü, yazınsal tartışma ORTADIREK
ların belirleyici unsurları oluyordu. 1981’de De İNCE MEMED 3
TENEKE
1970’ten 1980’e mokratik AlmanyalI yazar Stefan Hermlin’in ALLAHIN ASKERLERİ
çağrısı üzerine Doğu ve Batı AlmanyalI yazar
YAĞMURCUK KUŞU
Devletin “düşünceyi denetime tabi tutması” ların ilk barışı destekleme ve atom silahlanma YER DEMİR GÖK BAKIR
tartışmasının irdelenmesi konu olarak ele alı sına karşı çıkma buluşması gerçekleşiyordu PERİ BACALARI
nıyor ve örneğin Heinrich Böll’ün “Katharina (Bernt Engelmann, Peter Härtling, Heinar DENİZLER KURUDU
Blum’un Çiğnenen Onuru”nda olduğu gibi ya Kipphardt, Luise Rinser, Ingeborg Drewitz, NUHUN GEMİSİ
BİR BULUT KAYNIYOR
zıya dökülüyordu (1974). 1970’li yılların başın Günter Grass, Peter Schneider...). Ancak KALE KAPISI
da güçlü bir alternatif ve alt kültürel biçimler 1982’deki ikinci buluşmada ve kesin olarak da ÖLMEZ OTU
de kişisel deneyim edinme ve bunu yansıtma 1983’te Batı Berlin’de yapılan ve Doğu Alman DEMİRCİLER ÇARŞISI
eğilimi gelişiyordu (Gerhard Zwerenz “Kafa ve yalI yazarların artık katılmadığı üçüncü buluş YUSUFÇUK YUSUF
Karın”, 1971). Ancak çeşitli günlük veözyaşam- mada farklı görüşler belirginleşiyordu. Günter İNCE MEMED 4
sal yapıtların da yayımlanması göze batıyordu Grass’ın girişimiyle atom roketlerine ve yığın
(Max Frisch “Günlükler”, 1971; Günter Grass sal yok etme silahlarına karşı bir çağrı yapılıyor 30 KİTAP
Bir Sümüklüböceğin Günlüğünden”, 1972). du. Ancak politik yan tutma yanında diğer ya
Edebiyat, aynı zamanda ilgili tarafların dene zınsal eğilimler gözden uzak kalmamalıdır; mit
yim alışverişi, yazarla okuyucu arasındaki bir düşüncesini alıp işleyen Christa Wolf (“Ka-
birini anlama anı olarak da görülüyordu (Fritz sandra”, 1983) ve Irmtraud Morgner (“Ozan
Zorn “Merih”, 1971). Beatriz’in Yaşamı ve Macerası”, 1984) gibi De- toros yayınları
Nuruosmaniye Cad Atasaray Han 37/406 Cağaloğlu-istanbul
522 23 76
Sözünü ettiğimiz zirve, Yurdumuzda da yaklaşık kapınızı çalacak. Eğitim
bilgi zirvesidir. Dünya 150.000 aile ve kurum ve öğretimde, mesleği
nın 150 ülkesinde olduğu AnaBritannica aldılar, nizde ve günlük hayatı
gibi Türkiye’de de şimdi “Bilgi Zirvesine sahip nızda bu vazgeçilmez
bu zirvede AnaBritanni- oldular. kaynağa, “Bilgi Zirve
ca sahipleri oturuyor. sin e kapınızı açın. Si
Siz onlardan biri değilse
zin de evinizde “24 saat
Britannica Ansiklopedisi niz, üzülmeyin. Dünya
açık” bir üniversite bu
1768'den beri yayımlanı nın 1 numaralı ansiklope
lunsun.
yor. Yani 220 yıldır. Gü disi AnaBritannica şimdi
nümüze kadar yüz mil
yonlarca eve, kuruma
girdi. Dünyada eğitimin,
bilginin ve genel kültü
rün temel başvuru kay
nağı oldu. (O kadar ki,
Britannica’da yer alan bir
bilgi, bugün, ABD mah
kemelerinde muteber bir
kanıt olarak kabul gör
mektedir.)
Tüyap Kitap Fuarı’nda Ana Yayıncılık standma mutlaka uğrayın.
AnaBritannica’yla tanışın... Uygun koşullardan yararlanın,
siz de AnaBritannica’ya sahip olun.
AnaBritannica
Dum anın 1 numaralı ansiklopedisi
Ana Yayıncılık A.Ş. ve Encyclopaedia Britannica, Inc. işbirliği ile yayımlanmaktadır.
Federal Almanya’da kitapçılık ve okuma üzerine
çe yoğunlaşmaktadır. Rowohlt, Fischer, Kie
penheuer veya Suhrkamp gibi “ünlü
Günümüzde bir Federal
yayıncıların” yayın yaşamını yönlendirdikle
Alman vatandaşı, ri günler, çoktan geri kalmıştır. Günümüzde
televizyon karşısında günde bu kişilerin kuruluşları, çoktandır büyük
tröstlerin çatısı altına sığınmış işletmeler du
yalnızca iki saatini
rumundadır.
geçirirken, okumaya tam
Bu, hiç kuşkusuz yazarları da sevindiren bir
yarım saat ayırıyor. Başka durum olmaktan uzaktır. Yazar deyince, ön
deyişle Federal ce şu pratik soruyu soralım: Federal Alman
ya’da bir yazar, yalnızca kalemiyle yaşayabil
Almanya’nın yaklaşık 61
me olanağına sahip midir? Birkaç istisna bir
milyonluk nüfusu yana bırakılacak olursa, bu sorunun yanıtı
arasından 18 yaşından hayırdır. Bu alanda en güç konumda olanlar,
şairlerdir. İyi yazın’ın durumu iyi değildir. Ki
büyük olanlar, ayda 18.5
mi şiir kitaplarının satışı 300’ü geçememek
saatlerini okumaya tedir.
ayırıyorlar. Genç ve taranmamış yazarların kitap
ları hemen bütün yayınevlerinde - Hanser,
Luchterhand ve Suhrkamp gibi en büyükleri
HANS-MICHAEL FENDERL de dahil olmak üzere - ancak 1500-3000 ara
sı basılabilmektedir. Bunlar ne yazan ne de
yayıncıyı zengin edebilecek sayılardır. Bu
Kullanılması için ne pil ne de şehir ce
umut vermeyen görünüşe karşın yayıncıların
reyanı gerekiyor. Bakımı kolay. Ona
hâlâ kitap basmakta direnmeleri ise yazarlar
rım gereksinimi ise hemen hiç yok.
dan birinin “turnayı gözünden vurması” ve
Fiyatı oldukça ehven. baskı sayısının 10.000’in üzerine çıkması bek-
Bunlar, Almanya’daki kitapçı dükkânı sa
hiplerinin kitap için müşterilerinin bakış açı
sından düşündükleri nitelikler. Almanya’da
ki kitapçı dükkânı sahiplerinin kuruluşu olan Federal Almanya dünyada,
“Alman Kitap Ticareti Borsalar Birliği”nin
Sovyetler Birliği ve
yaptığı hesaplara göre 1987 yılında Federal
Almanya’da bir basılı sayfa, 13 pfennig edi ABD den sonra kitap
yor. Bir kitabın ortalama fiyatı ise yaklaşık
üretiminde üçüncü sırayı
30 mark civarında. Böylece bir Federal Al
man vatandaşının bir kitap satın alması için almaktadır. Bir başka
yaklaşık iki saat çalışması yetiyor. Buna kar rekor ise çeviriler
şılık bir kitabın okuruna kaç saat süreyle hoş
alanındadır. Federal
vakit geçirttiği hesaplandığında, ancak rad
yo ile televizyonun kitaptan daha ucuza ge Almanya şu anda dünyada
lebildiği onaya çıkıyor. Gelgeldim bu tür he en çok çevirinin
sapların pek işe yaradığı söylenemez. Çünkü
Federal Almanya’da okuma isteği gittikçe aza yayımlandığı ülke
ların sayısı her geçen gün artıyor. Bu duru da 18.5 saatlerini okumaya ayırıyorlar. İsta
lıyor ve durum üniversite öğrencileri arasın konumundadır.
mun Avrupa’da da ortaya çıkmasının fazla tistiklere göre ev bütçelerinin yüzde 94’ünde
da bile böyle.
sürmeyeceği sanılıyor. kitaba yer var. Bu kitapların türü konusun
Bu arada Amerika Birleşik Devletlerindeki Buna karşılık günümüzde bir Federal Al da bilgi sahibi değiliz. Nüfusun yüzde
gelişmeler Avrupa’da endişeyle izleniyor. Çün man vatandaşı, televizyon karşısında günde 30’undan fazlası, kendini “sık okuyan” diye lentisiyle açıklanabilir.
kü ABD’de yapılan uzun süreli araştırmala “yalnızca” iki saatini geçirirken, okumaya nitelendirmekte. Pazar araştırmacılarının he
Peki kitap ticaretinin dünyadaki görünü
rın gösterdiğine göre elektronik iletişim araç tam yarım saat ayırıyor. Başka deyişle Fede saplarına göre bir yıllık dönemde dört nüfus
şü nasıldır?
larından bilgi edinmeyi yeğleyenlerin ve ni ral Almanya’nın yaklaşık 61 milyonluk nüfu lu bir işçi ailesinin bütçesinden 231 mark, bir
telikli bir okuma yeteneğinden yoksun kalan su arasından 18 yaşından büyük olanlar, ay memur ailesinin-bütçesinden ise 512 mark ki Bu yıl yaz başlarında, Uluslararası Yayın
taplar için ödeniyor. Giderlerinin büyük bir cılar Birliği’nin 23. Kongresi nedeniyle gaze
bölümünü devletin karşıladığı okul kitapla telerde verilen rakamlara göre bütün dünya
rı, bu paraya dahil değil. Federal Almanya’ da yılda 800.000 yeni kitap piyasaya sürül
da aylık ortalama gelir 1800 mark dolayla mektedir. Buna göre her 40 saniyede bir dün
rında olduğuna göre aylık ücretin yaklaşık yanın herhangi bir yerinde yeni bir kitap çık
yüzde 2.5’i kitaplar için ayrılmaktadır. maktadır. Bunların çoğu, başka deyişle dün
yadaki kitap üretiminin yüzde 43’ü Avrupa’
Bir zamanların kurşun harfleri, basım tek
nın payına düşmektedir. Federal Almanya-
niğinin bulunuşuyla birlikte dünyayı fethet-
da ise yılda yaklaşık 65.000 yeni kitap yayım
mişti. Böylesine bir devrim sonucu başlayan
lanmaktadır. Buna göre Federal Almanya,
kitap ticaretinin de dev bir ticaret alanı ol
Sovyetler Birliği ve ABD’den sonra kitap üre
ması akla yakın değil midir? Akla yakın ol
timinde üçüncü sırayı almaktadır. Onu dör
masına yakındır; ancak günümüzde kitap ti
düncü sırada İngiltere, beşinci sırada da
careti, ticaretin öteki dallarıyla karşılaştırıl
İspanya ve FranSa izleırtektedir.
dığında yalnızca bir cücedir. Ve bu, yalnızca
Federal Almanya ile sınırlı kalan bir durum Bir başka rekor ise çeviriler alanındadır. Fe
değildir. 1987’de kitap cirosu - çocuk kitap deral Almanya, şu anda dünyada en çok çe
larından bilimsel dergilere kadar uzanan bir virinin yayımlandığı ülke konumundadır.
yelpazede - 10 milyar markın biraz üzerinde
kalmıştır. Bu, ancak bir büyük mağazalar zin
cirinin yıllık cirosu kadardır. Yayınevleri ve
bütün ülkeye dağılan 3600 kitapçı dükkânı bir
bütün olarak göz önünde tutulduğunda, bu
alanda ancak küçük ve en küçük işletmeler
çapında bir ticaretin gerçekleştiği ortaya çık
maktadır.
Federal Almanya’da halen yaklaşık 3000
yayınevi bulunmaktadır. Bunların yaklaşık
yüzde 40’ının yıllık ciroları çeyrek milyon
markın altında kalmaktadır. Yüzde 67’si ise
yıllık cirolarında bir milyon markı geçeme
mektedir. Toplam cironun yüzde 75’i, yayı
nevlerinin yüzde 7.5’i tarafından gerçekleşti-
rilmektedir. Yayın alanında tröstleşme, gittik
CUMHURİYET KİTAP 88 7
O‘Dosttan Dosta Kitap’
PAYEL YAYINEVİ kültür programı
payel
• ÇAĞDAŞ ROMANLAR
YASIMI TUTACAKSIN - Lapierre/Collins 6.500r
KÖRLEŞME - Elias Canetti 6.000r
YAŞAM YOLU (2 cilt) - Anton Makarenko 9.000r
• ÇAĞDAŞ KADININ KİTAPLARI
KADIN (3 cilt) - Simone de Beauvoir 12.000r
BİR GENÇ KIZIN ANILARI - S. de Beauvoir 5.500r
KADINLIĞIMIN HİKÂYESİ - S. de Beauvoir 3.500.
KADININ EVRİMİ (2 cilt) - Evelyn Reed 7.000.
BİLİMDE CİNS AYRIMI - Evelyn Reed 3.500.
KADIN BİLİNCİ,
ERKEK DÜNYASI - S. Rowbotham 3.000.
KADIN RUHBİLİMİ - Karen Horney 3.500.
CİNSEL POLİTİKA - Kate Milleti 6.000. 4 KASIM 16.00: İstanbul’da TÜYAP Sergi Sarayı’nda açılış töreni
4/5 KASIM Karikatürist Theo Scherling fuara geliyor. Alman Kültür
• SANAT KURAMI KİTAPLARI
Enstitüsü’nün Almanca Öğretmenleri Semineri. Öğretmenler
standı ziyaret ediyor.
ESTETİK (3 cilt) - George Lukacs 10.500.
7 KASIM 11.00: Alman delegasyonunun basın toplantısı.
ÇAĞDAŞ GERÇEKÇİLİĞİN
14.00: Alman yayıncılığı ve kitapçılığı üzerine standda sohbet.
ANLAMI - G. Lukacs 2.200.
16.00: İki ülkenin uzmanları ile kitap ithalatı - ihracatı ve telif
AVRUPA GERÇEKÇİLİĞİ - G.Lukacs ' 4.000.
hakları üzerine panel.
EDEBİYAT NEDİR? - Jean-Paul Sartre 2.200.
18.00: Pera Palas’ta Almanya Federal Cumhuriyeti İstanbul
YANILSAMA VE GERÇEKLİK - Christopher Başkonsolosu’nun kokteyli.
Caudwell 4.000. 7-10 KASIM Theo Scherling standda çocukların ve gençlerin
İNSANIN ÖZÜ - George Thomson 2.200. karikatürlerini çiziyor.
8 KASIM F.C.Delius “Mogadischou Fensterplatz” adlı kitabından
• BİLİM KİTAPLARI okuyor.
10 KASIM Zehra Çırak “Der Flugfânger” adlı kitabından okuyor.
SEVME SANATI - Erich Fromm 2.000.
11 KASIM Zafer Şenocak şiir ve öykülerinden örnekler sunuyor.
SEVGİNİN VE ŞİDDETİN
12 KASIM Öğleden önce: Zafer Şenocak, İstanbul Üniversitesi’nin
KAYNAĞI - E.Fromm 2 200- Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne konuk oluyor.
İNSANDAKİ YIKICILIĞIN 13 KASIM İstanbul’da fuarın kapanışı.
KÖKENLERİ (2 cilt) - E.Fromm 8.500. 15 KASIM Zehra Çırak Ankara’da okuma yapıyor.
ÖZGÜRLÜKTEN KAÇIŞ - E.From 4.000. 21 KASIM 11.00: Basın toplantısı, 16.00-18.00 arası Ankara Türkiye
FAŞİZMİN ANALİZİ - Maria-A.Macciocchi 3.500. Ticaret ve Borsalar Birliği salonlarında Almanya Federal
Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Prof. Eickhoff tarafından
TARİH ÖNCESİ EGE (2 cilt) - George Thomson 8.500.
açılış töreni.
İLK FİLOZOFLAR - George Thomson 5.000.
22 KASIM Tankred Dorst, “Merlin” adlı kitabından okuma yapacak.
ESKİ TOPLUM (2 cilt) - Lewis Henry Morgan 10.000.
22 KASIM Fritz Vogelgsang ve Yüksel Pazarkaya önderliğinde
DİNLE KÜÇÜK ADAM - Wilhelm Reich 2.000.
Çevirmenlerin Workshop’u. Zafer Şenocak okuma günü.
BEDENSEL BOŞALMANIN İŞLEVİ - W.Reich 4.000.
23 KASIM Çevirmenler VVorkshop’u. Tankred Dorst okuma günü.
FAŞİZMİN KİTLE RUHU ANLAYIŞI - W.Reich 5.500. 24 KASIM Çevirmenler VVorkshöp’u: Ankara Üniversitesi’ndeki
KİŞİLİK ÇÖZÜMLEMESİ - W.Reich 6.000. öğrencilerle pratik çalışma.
GELECEĞİN ÇOCUKLARI - W.Reich 2.500. Zehra Çırak ve Zafer Şenocak İzmir’de okuma yapacak ve
İNSANIN DOĞADAKİ YERİ - W.Reich 3.500. okurlarıyla tartışacak.
REICH FREUD’U ANLATIYOR - W.Reich 3.500. 24/25 KASIM Ankara Alman Kültür Enstitüsü’nün iki ülkeden
KANSER - W.Reich 5.000. kütüphaneciler için Kollokyum’u.
30 KASIM Ankara’da serginin kapanışı.
CİNSEL AHLAKIN
6 ARALIK 17.00: İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde serginin
BOYGÖSTERMESİ - W.Reich 3.000.
Almanya Federal Cumhuriyeti Başkonsolosu Varrelmann
• DENEME KİTAPLARI tarafından açılışı.
. . 7 ARALIK Mahlberg-Schultheiss İkilisinin Tucholsky ve Brecht
DENEMELER - Simone de Beauvoir 2000
şiirlerinden besteleri kapsayan programı.
. .
YAZINSAL DENEMELER - Jean-Paul Sartre 2200
8 ARALIK Prof. Martin Lüdke’nin İzmir Üniversitesi’nde “Çağdaş
SÖZCÜKLERİN BİLİNCİ - Elias Canetti 3.000. Alman Edebiyatı” konulu konferansı.
9 ARALIK Mahlberg - Schultheiss İkilisinin İstanbul
• SİNEMA KİTAPLARI
Teutonia’da programı.
14 ARALIK İzmir’de serginin kapanış töreni.
FİLM DUYUMU - Sergey Eisenstein 5.000.
— Türkiye’de “Dosttan Dosta Kitap” adlı Alman Kitap Sergisi
FİLM BİÇİMİ - Sergey Eisenstein 4.500.
boyunca üç kentteki Alman Kültür Enstitüleri film gösterimi vb. yan
programlar da hazırlamaktadır.
• GÜNCEL KİTAPLAR
PORTEKİZ DÜN-BUGÜN - Joelle Kuntz 2.200.
Cumhuriyet Kitap ’88 , Parasız EK □ Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T A Ş. adına
PAYEL YAYI S'EV t - Cağaloğlu Yokuşu Evren Han Kat 3, No: 51 Nadir Nadi □ Genel Yayın Müdürü: Haşan Cemal G Müessese Müdürü: Emine Uşaklıgil D Yazı
işleri Müdürü: Okay Gönensin D Yayın Yönetmeni: Celal Üster □ Yayın Sekreteri Mürşit
Cağaloğlu-tsranbul Balabaniılar □ Grafik Yönetmen: Nazan Tacer □ Reklam: Hülya Akyol Basan ve yayan:
P.K. 889 Sirkeci/Istanbul Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Turkocağı Caddesi 39/41 Cağaloğlu-İSTANBUL.
Tel: 528 44 09 - 511 82 33 Tel: 512 05 05 (20 hat)
8 CUMHURİYET KİTAP 88
Şu eksik ve hep sallantıda olan barış
yişle yazm’ın bireyle denetlenmesi olanaksız
Daha iyi ve düzmece bir diyalog kurması, onu iktidar sahiplerinin
gözünde hep kuşkulu kılmıştır. Nihayet ya
olmayan bir barışa hizmet
zın, her şeyi hep saklayan bir bellek olarak
etmek amacıyla savaşçı da etkinlik göstermiştir. Bu niteliği, özellikle
tutuma giren yazın, bize unutmaya çok önem verildiği, dahası herke
se bir şeyleri unutmasının buyruklandığı dö
hep geçmişin bitmediğini,
nemlerde önem kazanmıştır.
insana özünü ve oynaması Yazın, savaşçı mıdır? Varolan, verili gerçek
likle hiçbir zaman yetinemediği için savaşçı
gerektiği rolü göstererek,
olmak zorunda kalmıştır. Yazm’m savaşçı ka
bizi bugünümüzde de rakteri, buyruklar sonucu gerçekleşen sus
sınadığını anımsatmıştır. kunluğa başkaldırması, dilsizliğe yargılı olan
ların yerine konuşması noktasında belirgin
leşir. Daha iyi ve düzmece olmayan bir barı
SIEGFRIED LENZ şa hizmet etmek amacıyla savaşçı tutuma gi
ren yazın, bize hep geçmişin bitmediğini, in
sana özünü ve oynaması gerektiği rolü gös
Bana göre kesin olan bir nokta var: Ba tererek, bizi bugünümüzde de sınadığını
rışla ilgilenen herkes, barış üzerine anımsatmıştır. Öyle sanıyorum ki bu türden
konuşma hakkına sahiptir ve acı çek bir savaşçılık olmadan özlenen barışa ulaşıl
miş olan, aynı zamanda konuşmaya ması olanaksızdır.
da yetkilidir; çünkü inanıyorum ki çekilmiş Her şey, içinde yaşadığımız barışın çeşitli
olan acılar, bu konuda yeterince gerekçe oluş nedenlerden ötürü eksik bir barış olduğunu
turmaktadır. Niyetimiz devlet yöneticilerinin gösteriyor. Başka deyişle bizler, barışın an
yetkilerini tartışma konusu yapmak değil, cak sınırlarında yaşamaktayız. Acaba barışın
ama barış uğrunda eylemde bulunmanın te içeriğinin ne olduğunu, neyin barışa yakıştı
kelini onlara vermemiz, söz konusu olamaz. ğını, neyin ise onu ortadan kaldırdığını sap
Tarihsel deneyimler bize bu konudaki hakkı tamak için yüksek bir mahkeme kurulsaydı,
mızdan hiçbir zaman vazgeçmememizi tav durum ne olurdu? Öyle sanıyorum ki o mah
siye etmektedir. Bunun anlamı, konuşmak kemenin yargıçlarının yerinde olmayı istemez
tır - ve bu bağlamda konuşmak, eylemde bu dim. Çünkü bu yargıçlar, savaşın -kaba güç
lunmakla eşanlamlıdır barışı tehlikede gör ve tehdit gibi - bazı ölçütlerinin barışta da bu
düğümüz her zaman konuşmak. Ve barış, her lunduğunu zorunlu olarak saptayacaklardı.
zaman tehlikededir, her zaman sallantıda ve Ayrıca barışta yaptıklarımızın -toprağın ze
delik deşiktir. Tarihte, tüm özlemlerin hede hirlenmesi, suların kirletilmesi, binlerce hay
fi olan barışın tehlikede olmadığı herhangi bir' vanın ve bitkinin ölüme bırakılması gibi ^ so
zaman parçası yaşanmamıştır. Ve aklın, teh nuçları açısından savaşta yapılanlardan farklı
likeye karşı yanıt vermeye çalışmadığı bir za olmadığını da saptayacaklardı. Bu nedenle
man parçası da yaşanmamıştır. (...) Görünü kanımca içinde yaşadığımız zaman parçası,
şe bakılırsa, hep yarım yamalak bir barışla bu konuda kesin bir kavram saptamasına ola
yetinmek zorunda kalacağız. Ama ne denli nak tanımamaktadır.
eksik ve tartışılır olursa olsun, barış her za Barış döneminde yaşamamıza karşın, yine
man bir görev olarak kalacaktır. de kaba gücün pençelerindeyiz. Ayrıcalıklı ve
Yazar olarak yazın’m ne denli güçsüz ve ye resmi makamların onayıyla uygulanan bu Jca-
tersiz kaldığının bilincindeyim. Yazın, sava ba güç, dünyamızı gittikçe daha çekilmez bir
şa kararlı iktidar sahiplerini hiçbir zaman en- - konuma getiriyor. Göller ve denizler irademiz
gelleyememiştir. İşkenceyi ortadan kaldırmak, dışında elimizden almıyor, nehirlerimiz ku
çocukların açlıktan ölmelerini engellemek, rutuluyor ve ormanlarımız birer iskelete dö
farklı düşünenlerin haklarını güvence altına nüştürülüyor. Bir mahkeme çıkıp bu duruma
almak için hiçbir yazarın düşlemi yeterli ola başkaldıran, ahlaken haklıysa da, hukuk açı
mamıştır. Yazın, milyonlarca insanın yoksul sından haksızdır diyebiliyor. Demek ki işi bu
luk sınırının altında yaşamasını, hepimizin ralara kadar vardırmayı başardık: Doğaya
dev bir bürokrasinin tutsaklarına dönüşme karşı hâlâ sadakat besleyen, hukuken haksız
mizi ve gezegenimizin ölüme sürüklenmesi çıkabiliyor. Bu durumda, çevrenin yıkılma
karşısında seyirci kalmamızı da önleyememiş sından çıkarı olmayanlara kaba gücün uygu
tir. Ve nihayet yazın, her çekişmede en sağ lanmasına izin veren yasaları tartışma konu
lıklı makam olan insan aklına başvurulma su yapmamız gerekmez mi?
sını da hiçbir zaman sağlayamamıştır. Artık gezegenimizdeki yaşamın sonunu ta
sarımlayabiliyoruz. Artık yeryüzünü cansız ve
Bu apaçık yetersizliğin ve etkisizliğin kar
buz gibi soğukların önünde dalgalanan toz
şısında, yazın’m neden her zaman iktidar sa
larla örtülmüş bir konumda tasarımlayabil
hiplerinin dikkatini çekmiş olduğunu sormak
mek, hiç de güç değil. Böyle bir dünyaya di
gerekir. Neden hep kuşkuyla karşılanmış ol kılamıyor gibi gözüküyorsa da, bu onun tü la, bizi kendi konumumuzu sınamak, başka kilecek mezar taşına şu yazılabilirdi: Herkes
duğunu sormak gerekir, iktidar sahipleri - bu müyle önemsiz ve işlevsiz olduğu anlamını ta deyişle daha net bir tutum almak için zorla en iyisini istedi - kendisi için.
açık etkisizliğe karşın - neden hep yazarları şımamaktadır. Kesin olan bir nokta vardır: mıştır. Yazın bizden, daha iyi bir gerçekliğe Eksik, sallantıda ve hep tehlikede olan bir
kendi sözcüleri durumuna getirmeye çalışmış Yazın gerçi koşullan değiştirememiştir; ama ilişkin düşlerimizden hiçbir zaman vazgeçme barış içerisinde yaşamaktayız. Bugün barışa
lardır? başka bir şeyi başarmış, dünya karşısındaki memizi istemiştir. Hep toplum tekine sesle nasıl hizmet edebileceğimiz konusunda ise kı
Yazın karşısında iktidar sahiplerinin bu du tutumumuzda değişiklik yaratabilmiştir. Ya nerek, ondan kendi yazgısını başkalarıyla kar saca şöyle demek istiyorum: İktidar tutkula
yarlılığı, aslında temelsiz değildir. Çünkü ya zın her şeyi açığa çıkarmakla, bilinç düzeyi şılaştırmasını ve gerekiyorsa eğer, bu karşı rıyla, bencillikleriyle, o acımasız yarar düş
zın her ne kadar günün somut gereksinimle ne getirmekle, aydınlatmakla etkinliğini gös laştırmadan gerekli sonuçlan çıkarmasını is künlükleriyle barışı tehdit edenlere sürekli di
rine karşılık veremiyor, aklın yolunu egemen termiştir. Çeşitli seçenekler sergilemek yoluy temiştir. Ve işte özellikle bu yanı, başka de renerek.
CUMHURİYET KİTAP 88 •
Almanya’da bir yayıncı: Yıldırım Dağyeli
Yıldırım Dağyeli, “Dağyeli
Verlag”ı 1983 haziranında
kurmuş. Bugüne kadar 50
kitap yayımlayan Dağyeli,
Türk yazını üstünde
odaklaşmış durumda.
Listesinde Araş Ören,
Nedim Gürsel, Demir Özlü,
Yüksel Pazarkaya ve Zafer
Şenocak gibi Avrupa'nın
çeşitli kentlerinde yaşayan
Türk yazarlarının yapıtları
bulunan Dağyeli Verlag, şu
sıralarda Nâzım Hikmet'in
bütün eserlerini de basıma
hazırlıyor.
HANS-MICHAEL FENDERL
— Yaymeviniz ne zaman kuruldu ve neler
yayımlıyorsunuz?
DAĞYELİ—Yayınevimiz 1983 haziranın
da kuruldu. Bugüne kadar yaklaşık 50 kitap
yayımladık. Yayınevimiz Türk yazını üstün
de odaklaşmış durumda. Bu sonbahardan
başlayarak Orta Asya Türk dillerinden de ya
zın ürünleri çıkaracağız. Bu yazın çevresi şim
diye kadar Federal Almanya’da yalnızca Kır
gız yazan Cengiz Aytmatov tarafından tem
sil ediliyordu. Aynca Araş Ören (Berlin), Ne
dim Gürsel (Paris), Demir Özlü (Stockholm),
Yüksel Pazarkaya (Köln) ve Zafer Şenocak Almanya'da Törlc > azarları — Ömer Ûzerturgut. Yüksel Pazarkaya. Araş Ören, Uli Nohoff, Cahit Güleç-OaOyeli Yayınevi standında.
(Münih) gibi, Avrupa’da yaşayan Türk ya-
zarlannm eserlerini yayımlıyoruz. sin’in Doğu Berlin’den aldığım birkaç kita tapçı dükkânı açtım. Aynı arkadaşlarla, DAĞYELİ—O işi tamamen bir idealizm
—Bir yayınevi kurmak nereden aklınıza bından başka hiçbir şey bulamadım. Daha Türkçeden Almancaya yapılacak çevirileri olarak, Türkçe kültür dilinin Almanya’da yi
geldi? sonra çeşitli Alman yayınevlerinde çalıştığım yayımlayacak bir yayınevi kurmayı düşün tirilmemesi için yapıyoruz.
DAĞYELİ—Gençliğimden beri hem Türk da, Türkiye’den ve Türkiye üzerine kitaplar dük. Ancak fikir ayrılıkları yüzünden kitap —Almanya’da Türklerin kurduğu ve Türk
yazınıyla hem de Türkçeye çevrilen Alman yayımlamaya ilgi duymadıklarım saptadım. çı dükkânı yürümeyince, yayınevi projesini yazın ürünlerini basmak isteyen çeşitli yayı
yazınıyla çok yoğun biçimde ilgilenmiştim. 70’li yıllarda Frankfurt’ta bir kitapçıda bir tek başıma gerçekleştirmeye karar verdim. nevleri var. Alman kitap piyasasında bütün
Federal Almanya’ya geldiğimde, Türk yazar- Türk bölümü açtım. Bir süre sonra arkadaş — Türkiye’de uzun bir roman geleneğinin bu bu kitaplara yer bulunduğuna inanıyor
lannın Almanca çevirilerim almak istedimse larımla Türkçe kitapların ve Türk yazınından lunmadığını düşünürsek eğer, Almancaya musunuz?
de Yaşar Kemal’in bir kitabından ve Aziz Ne Almancaya yapılan çevirilerin satıldığı bir ki mutlaka çevrilmesi gereken ve burada oku DAĞYELİ—Bu konuda, Türk yazınının
nabilecek kitapların bulunduğunu söyleyebi Almanca konuşulan ülkelerde henüz çok az
lir misiniz? tanıtılmış olduğu göz önünde bulundurulma
lı. İtalyan, İspanyol, hatta Polonya yazınıy
DAĞYELİ— Tabii var, Yaşar Kemal, Ke
la bir karşılaştırma yaptığımda, Türk yazını
mal Tabir, Orhan Kemal, Yakup Kadri Ka-
açısından Alman okurunda henüz büyük bir
raosmanoğlu ve daha genç romancıların eser
eksiklik olduğunu saptıyorum.
leri gibi. Sorun, romanların içeriklerinin ev
— Nâzım Hikmet daha önce de çevrilmişti.
rensel olup olmadığı noktasında odaklaşı
Neden yeniden çevirtiyorsunuz?
yor. Çünkü Türkiye aslında bir şiir ülkesi.
DAĞYELİ— Nâzım Hikmet’in bütün eser
Yaşamı boyunca hiç şiir yazmamış bir Türke
lerini hazırlamaktayız. Almanya’daki yayın
neredeyse hiç rastlayamazsınız. Bize de her
haklarının çoğu da bizde. Çoğunluğunu De
hafta şiir kitapları geliyor.
mokratik Alman Cumhuriyeti’nde yayımla
.—Programınızda çok şiir kitabı, yani güç nan çevirilerin oluşturduğu eski çeviriler ge
satılır kitaplar var. Bunun üstesinden gele nellikle Rusça ya da Finceden yapılmıştı. Ay
bilecek misiniz? Ya da Federal Almanya’daki rıca çok acele yapılmış çeviriler de var. Biz,
1,5 milyon Türk arasından yeterli alıcı bula dilde birlik sağlamak istediğimizden, Nâzım’ı
bileceğinize mi inanıyorsunuz? Almancaya çevirmeye bundan 20 yıl kadar
DAĞYELİ—Evet, şiir kitaplarının satışı önce başlamıştık.
çok düşük. Ama biz şanslı çıktık, çünkü he — Türkiye’de resmi politikanın Türk ya
men başlangıçta, zaten önceden büyük bir zarlarına destek olduğu pek söylenemez. Bu
okur kitlesi bulunan Araş ören’in şiirlerini konuda ne düşünüyorsunuz?
yayımladık. Onun ardından Orhan Veli Ka- DAĞYELİ—Yazınlarının başka ülkelerde
nık’ın “Garip”i 1986’da çoksatar oldu. Şim tanınması için ellerinden geleni yapan küçük
di programımızda Nâzım Hikmet var. Böy ülkeler var. örneğin Norveç gibi. Büyük ül
le bir programla yakın gelecekte şiirin yeni keler arasında ise Fransa örnek gösterilebi
den okur kazanacağını ummaktayız. Ama lir. Bir Fransız veya Norveçli yazar çevrildi
cımız, genç yeteneklere de şans tanımak. ğinde, bu ülkelerdeki bir kurum çeviri gider
Burada yaşayan 1,5 milyon Türke gelin lerini karşılayabiliyor. Bu da doğal olarak ba
ce, bugün için bu kitlenin içerisinden bizi bek sımı kolaylaştırıyor. Türk yazarları gelenek
leyecek sayıda okur çıkmış değil. Ama genç sel olarak muhalif yazarlar olduklarından,
lerden umutluyuz. Türkiye’de böyle bir durum şimdiye kadar
—Doğrudan Türkçe kitaplar da yayımlı görülmedi. Ama Ortak Pazar’a girmek isti
yorsunuz. Bunların okuru sizi besleyebilecek yorsa eğer, artık Türk hükümetinin de bu
mi? yönde bazı çabalar harcaması gerekiyor.
10 CUMHURİYET KİTAP 88
Description:vatandaşlarının şiir denemelerini içeren bir antoloji yayımladı .. ni gösteriyordu: Erich Fried “ve Vietnam ve”. (1966), F.C. Delius “Biz Kırmızı Işıkta. Dururken” (1969) ve diğerleri. Politik şiir, ken dine özgü aydınlatıcı amaçlı bir gelişme izliyor. 1968'de öğren