Table Of ContentCan Yayınları 1326
Master i Margarita, Mihail A. Bulgakov © 2005, Can
Sanat Yayınları Ltd. Şti.
Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar
dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla
çoğaltılamaz.
1. basım: 2005
5. basım: Haziran 2012
Bu kitabın 5. baskısı 1000 adet yapılmıştır.
Yayına hazırlayan: Saadet Özen
Kapak tasarımı: Ayşe Çelem Design
Kapak resmi: © iStockphoto.com / Boguslaw Mazur
Kapak baskı: Az ra Matbaası İç baskı ve cilt: Özal
Matbaası
ISBN 978-975-07-0142-9
CAN SANAT YAYINLARI
YAPIM, DAĞITIM, TİCARET VE SANAYİ LTD. ŞTİ.
Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, İstanbul
Telefon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks:
(0212) 252 72 33
www.canyayinlari.com
[email protected]
MİHAİL BULGAKOV
USTA İLE MARGARİTA
ROMAN
Çeviri: Aydın Emeç
MİHAİL AFANASYEVİÇ
BULGAKOV
MİHAİL AFANASYEVİÇ BULGAKOV, 1891’de Kiev’de
doğdu. Genç yaşta hekimliği bırakarak kendini tümüyle
yazarlığa verdi. İlk romanı Belaya gvardiya (Beyaz Muhafız,
1925), komünist bir kahramana yer vermediği gerekçesiyle
Sovyet resmi çevrelerince büyük tepkiyle kar şılandı. Sovyet
toplumunu eleştiren yergili fantezilerin yer aldığı Dyavoliada
(Şeytanlıklar, 1925) da resmi çevrelerin eleştirisine uğradı.
Bulga kov, aynı yıl, sözde bilim üstüne bir yergi niteliğindeki
Köpek Kalbi'ni yazdı. 1930’a gelindiğinde, eserlerinin
yayımlanması yasaklanmıştı. Bul gakov, buna karşın,
1930’larda iki önemli eser daha verdi. Moskova Sanat
Tiyatrosu’nun perde arkasını acımasızca yeren yarıda kalmış
öz- yaşamöyküsel romanı Teatralni roman (Tiyatroluk
Roman) ve göz ka maştırıcı bir fantezi olan Usta ile
Margarita. 1940’ta Moskova’da ölen Bulgakov’un eserleri,
Stalin’in ölümünün ardından, 1950’lerin sonlarına doğru
gittikçe saygınlık kazandı.
AYDIN EMEÇ, 1939’da İstanbul’da doğdu. Gazeteci,
yazar, yayıncı ve çevirmen olarak Türkiye’nin kültür
yaşamına önemli katkılarda bulun du. 1968’de Cengiz
Tuncer’le birlikte kurduğu E Yayınları’nda, saygın bir
yayıncılık örneği verdi; dünya edebiyatının pek çok seçkin
yazarının ilk kez dilimize kazandırılmasını sağladı. Hür Yayın
ve Cumhuriyet gaze tesi kültür servisini yönetti. Bulgakov,
Ehrenburg, Calvino, Kazancakis, Kundera, Vasconcelos gibi
yazarların eserlerini Türkçeye çevirdi. Ay dın Emeç, 1986’da,
henüz 47 yaşındayken yaşama veda etti.
Mihail Bulgakov ve "Usta ile
Margarita” Üstüne
Kader, Mihail Afanasyeviç Bulgakov'la ilgili kâğıtlarımın,
mektupların, yazıların, notlarımın kaybolmasını istedi. Oysa
bunlardan bir kitap doğacaktı.
Hastalığın ölüme mahkûm ettiği Bulgakov’un hayatının
son günlerinde topladığım biyografik bilgilerin yardımıyla, bu
romana, yayımlanırken bir önsöz yazacaktım. Hem şakalaşı‐
yor, hem not alıyorduk. Notlar, Bulgakov’un hayatının en az
bilinen bölümüyle ilgiliydi.
"Gençliğimde çok çekingendim," diyordu. "Hayatımın so‐
nuna kadar da gideremediğim bu kusuru belli etmemeye ça‐
lışırdım. 1920’li yıllarda, lisede birlikte okuduğum Kievli bir
yazara Moskova’da rastladım. Birbirimize pek yakın değildik;
ama doğdukları kenti çok seven bütün Kievliler gibi birbiri‐
mizi çok sıcak karşıladık. ’Sizi çok iyi hatırlıyorum
Bulgakov!’ diye bağırdı. ‘Hep elebaşıydınız. Sizden
büyüktüm ama bugün bile amansız sözleriniz aklımdan
çıkmıyor. Latince öğretme ni Suboç’u hatırlıyor musunuz,
sizden usanmıştı. Koca liseyi titretirdiniz. Şimdi sıra
“Turbin’in Günleri” geldi. Daha o za man ününüz yayılmıştı
sizin.’”
Bulgakov, bunları anlatırken gülünç bir tavırla omuz
silkerdi.
“Bana kalırsa kimseyi ürküttüğüm yoktu. Bağımsızlığı mı
koruyordum, o kadar. Ama gerçek olan, lise yönetiminin bana
hoşgörülü davranmadığıydı. Nedendir bilmem, sakin bir
çocuk olan benden, kim bilir neler planladığımı düşünerek
kuşkulanırlardı. Üstlerimle, hayatım boyunca anlaşamadım.”
[Burada içini çekti.) “Oysa, herkese örnek olmayı isteyen bir
çocuktum...”
1916’da Kiev Üniversitesinde tıp öğrenimini bitirdi. Ar‐
dından Smolensk yöresinde Nikolskoye köyüne gitti. Aşağı
[1]
yukarı bir buçuk yıl boyunca doktor olarak Zemstvo’da
çalıştı. “Genç Bir Doktorun Mektupları” adlı öyküleri o çağın
izle nimlerini taşır.
İşini ciddiye alıyordu. Hayatı boyunca tıp bilimine de,
doktorlara da büyük saygı duymuştu. Ama henüz çok genç
olduğundan ve gezmek, çok şey görmek isteğiyle yanıp tu‐
tuştuğu için yerinde duramıyordu. Yola çıktı. Nereye gittiği
değil, her şeye boş verip yola düşmekti onun için önemli olan.
Bütün değerlerin yok edildiği bir çağdı o çağ. Bulgakov genç
sayılmazdı, aşağı yukarı otuz yaşlarındaydı; az da olsa, bir
dok torluk deneyimi edinmişti. İyi kötü kurulu bir düzeni de
vardı. Öyleyse neydi yapmak istediği? Yazar olmaya ilişkin
olağanüs tü tutku onda nasıl gelişti, olgunlaştı? Yazarlığı iyice
kafasına koymuştu. Durmadan yer değiştirmeye başladı.
1920’de Kaf kasya’daydı.
Hayatının bu dönemini anlatırken ilk tiyatro yazarlığı de‐
nemelerinden gülerek söz ederdi. Siyasal eğilimli oyunların‐
dan bazıları, Vladikafkas Tiyatrosu’nda oynanmıştı.
“Çarka kapıldım ve ondan kendimi hiç kurtaramadım.”
O çağlarda yazdığı oyunlar ortada yoktu, hiçbirini sak-
lamamıştı, onlardan sanki yaratıcılık zevkini elinden büsbütün
alacaklarmış gibi söz ederdi.
Tiflis’te Osip Emilyeviç Mandelştam’la tanıştı.
Mandelştam, yoksulluk, bağımsızlık ve coşkun bir kayıtsızlık
içinde ya şıyordu. Bulgakov’un hatırladığı, saygı duyduğu da
onun bu kayıtsızlığıydı. O güne kadar Mandelştam’ın tek
şiirini oku mamıştı, ne "Taş’’ı biliyordu ne “Tristin”i. İlk kez
duyduğunda çok etkilendi.
Ama şairin dizelerini okurken tumturaklı bir sesle her sö‐
zün üstüne basışı hoşuna gitmedi. Güleceği geliyor, tedirgin
oluyordu.
Vladikafkas’ta, Batum’da bölge gazetelerinde çalıştı, hiç‐
birinde kök salamadı. 1920’de Moskova’ya geldi. Gudok
[2]
dergi sindeki görev, onu Valentin Katayev, İlf ve Petrov ,
Yuri Olyeşa gibi yazarlara yaklaştırdı. Ben, Mihail
Afanasyeviç’i sonraları, 1930 yıllarına doğru tanıdım. Daha
önce başından geçenleri de, anlattıklarından biliyorum.
Gerçekleri değiştirmekten korkuyorum. Belleğim ne den li
gerçeğe sadık olursa olsun, notlarımı ve konuşma biçimini,
ses tonunu (özellikle ilginç bir yanıydı bu) toparlayamıyor, bu
nedenle genel bir anlatıma gidiyorum. Hem peşinen söy‐
leyeyim: Bulgakov’un biyografisini yazmıyorum ben, eserleri
üzerine bir deneme çiziktirdiğim de yok. Burada ortaya koy‐
duklarım Bulgakov’un hayatı, dolayısıyla Sovyet edebiyatı,
bu edebiyatın şaşırtıcı tarihinin trajik ve güzel anları üzerine
dü şüncelerdir.
Eserlerinde Bulgakov’u yöneten, hayatın kendi soluğun dan
başka bir şey değildi. O, hayata kayıtsız bir gözle değil,
coşkuyla bakıyor, ona katılıyordu. Yazar olarak, içtenliğini bir
gün bile yitirmedi. İçtenliği, ilkeden yoksunluk, uşaklık
eğilimi, namussuzluk ve utanmazca bir ikiyüzlülükle
karşılaştığında amansızlaşıyordu. Yalnız eserlerinde değil,
hayatında da, baş kalarıyla ilişkilerinde de şen ve alaycı
biriydi. Öykü uydurup anlatma yeteneği büyüktü. Şakalarının
hepsinde kendini daha dolaysız, daha doğrudan ifade etmeye
yönelik bir istek sezdir di. Bulgakov, Herzen’in şu sözlerini
rahatlıkla benimseyebilirdi:
Kahrolsun eğretilemeler, üstü kapalı sözler.
Özgür insanlarız, köle değil; gerçeği masal
kılığına sokmaya ihtiyacımız yok!
Sözlerinde iyi niyetten başka şey yoktu; ne var ki hep
tersinden kuşkulanıldı. Devrimden söz ediyor, devrimin dert‐
lerini ve getirdiği sefaleti hissediyor, bir mizah yazarı olarak
sarsılan hayatın tüyler ürpertici görünüşünü anlatıyor, gülünç
ve iğrenç yanlarını dile getiriyordu. Ülkesinden kaçanların ya‐
şadıkları trajik sapmaları, kötü sonları, kendi oğullarının derdi
gibi anlamaya çalışarak iç savaştan ve Rus aydınlarından söz
ediyor, ama ülkesinin ahlak gücüne ve geleceğine
inanıyordu... Oysa herkes, Beyazları savunduğunu, onları
yücelttiğini söy lüyordu. O ise, ikiyüzlülükle savaşan
yaratıcının yazgısından, iktidarın uşaklarına özgü kötülükten
söz ediyordu. Yine Herzen’e göre bu ikiyüzlülük, "düşmanı
her ne pahasına olursa olsun eleştirerek, olmazsa hafiyelik
yaparak yıkma" amacını güdüyordu. Sovyet edebiyatına
çamur sıçrattığı söyleniyordu. Nihayet, edebiyatın kafası
işleyen memurları, Bulgakov’dan uzaklaşmakla kalmadılar,
çevresinde soluk alıp vermesini zor laştıran bir sıkıntı da
yarattılar.
Bulgakov'u tiyatro kurtardı. Hayatı boyunca tiyatroyla
ilişkilerini koparmamaya çalıştı. Oyunlarının oynanmadığı
sıralar bile, yönetmen yardımcısı ya da oyuncu olarak başka‐
larının eserlerinin yaratılmasına yardım etti. (Moskova Sanat
Tiyatrosu’nda, Dickens’ten alınan Mister Pickwick’in
Serüven leri adlı oyunda yargıç rolündeydi.)
Description:Sovyet edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi; bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıkları sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ise, kendi sağlığında d