Table Of ContentHamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
Hamza Yusuf
ile
İslâm’ı anlamak
Tercüme : Ekrem Senai
1
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
Bu kitap Derin Düşünce Fikir
Platformu’nun okurlarına
armağanıdır.
www.derindusunce.org
2
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
3
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
4
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
İçindekiler
Önsöz ....................................................................................................................................................... 6
İslam’da Reform ...................................................................................................................................... 7
İslam’da Reform 2 ................................................................................................................................. 13
İslam’ın vizyonu (1) ................................................................................................................................ 20
İslam’ın vizyonu (2) ................................................................................................................................ 35
İslam’ın vizyonu ( 3) ............................................................................................................................... 50
İslam’ın vizyonu (4) ................................................................................................................................ 66
İslam’ın vizyonu (5) ................................................................................................................................ 79
İslam’ın vizyonu (6) ................................................................................................................................ 95
İslam’ın vizyonu (7) .............................................................................................................................. 111
İslâm’ın Vizyonu (8) ............................................................................................................................. 128
5
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
Önsöz
Elinizdeki bu kitap Ekrem Senai tarafından yapılan iki tercümeyi içeriyor:
Zaytuna Institute’den Hamza Yusuf Hanson’ın 2010 yılı Mayıs’ında Oxford üniversitesinde
yaptığı İslâm’da reform konulu konferans,
Yine Hamza Yusuf Hanson’ın Dr.Murata ve Prof.Chittick’in İslam’ın vizyonu kitabı üzerinden
yaptığı konuşma (Bahsedilen kitap, Türkçe’ye de çevrilmiştir.)
Hamza Yusuf Hanson 1960 yılında Amerika'nın Washington Eyaletinde dünyaya geldi; Kuzey
California'da büyüdü. 1977 yılında müslüman olduktan sonra on yıl boyunca İslâm coğrafyasında
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuzey ve Batı Afrika gibi bölgeleri gezdi. Farklı ülkelerde iyi
büyük alimlerden icazet aldı. Hamza Yusuf bu seyahatten sonra ülkesine dönerek Dinler Tarihi ve
Sağlık Hizmetleri alanlarında diploma aldı. Dünyanın dört bir tarafında İslâm hakkında konferanslar
veren Zaytuna Enstitüsü’nü kurdu. Batıya İslâm’ı sunan, İslâmî ilimlerin ve geleneksel metodlarla
eğitimin yeniden canlanmasını amaçlayan Enstitü, dünya çapında üne sahiptir. Shaykh Hamza Yusuf,
Fas'ın en prestijli ve en eski Üniversitelerinden birisi olan Karaouine'de ders veren ilk Amerikalı
öğretim görevlisi olmuştur. Bunların yanısıra, klasik haline gelmiş geleneksel bazı Arapça metinleri ve
şiirleri modern ingilizceye tercüme etmiştir. Halen eşi ve beş çocuğuyla birlikte Kuzey California'da
yaşamakta.
6
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
İslam’da Reform
Bu yazı, Hamza Yusuf’un 2010 yılı Mayıs’ında Oxford üniversitesinde
yaptığı konuşmanın tercümesidir. Konferansın videosuna ve
transkriptine rethinkingislamicreform.co.uk adresinden ulaşılabilir.
Değinmem gereken tüm konulara temas etmeye gayret edeceğim
fakat bundan önce bu problemi İslam geleneği ve İslam inancı
perspektifinden değerlendirirken; birbirinden farklı İslami arka plana
sahip ve içlerinde batılıların da bulunduğu geniş bir gruba hitap
etmenin zorluğundan bahsetmek istiyorum. Bilimde, ‘tamamlayıcı olmayan paradigmalar’ denilen bir
olgu vardır. Mesela Newton fiziğinin bir dünya görüşü vardır ve bir seviyeye kadar iş görür. Fakat
Newton Fiziğini Kuantum Mekaniğine uygulamaya kalktığınızda çalışmaz; çok farklı şeylerden
bahseden bir sisteminiz vardır ve tanımlanması için farklı bir dile; mantık kurabilmek için farklı bir
teorik temele ihtiyaç duyar. Birçok yönden, sanayileşme sonrası, post-modern Batı Liberalizmi
Kuantum Mekaniği gibidir ve İslami gelenek ise Newton Mekaniği gibidir. Bu ikisi konuşmaya
kalkıştığında, tamamen farklı dillerden konuşur ve bu durum anlaşmalarının önünde büyük bir
engeldir.
Size bir örnek vereyim: İslami geleneğin temel inançlarından biri, insanın fiillerinin metafiziksel
etkisinin bulunmasıdır. Yani yaptıklarımıza dünya karşılık verir, dolayısıyla doğal afetlerin tek
sebebinin tektonik katman kaymaları olduğu düşünülmez, insan davranışlarıyla, dünyada olan-
bitenlerle bir ilgi kurulur. Birçok insan için, özellikle birçok batılı için, bu düşünce geçmişte kalmış,
7
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
modası geçmiş batıl bir düşüncedir. Batılı insanın bu şekilde düşünmesi çok güçtür. Fakat şunu da
söylemek gerekir ki bu düşüncenin getirdiği problemler de vardır. Bu anlayış bazı müslümanların,
işaret parmağını insanlara yöneltip “işte bunlar yüzünden oldu! Siz kötü insanlarsınız ve bu yüzden
Allah sizi cezalandırıyor!” demelerine sebep olabilir. Halbuki İslam buna izin vermez. Çünkü bir
insanın kendisini Allah yerine koyup kibirlenmesi haddi değildir ve bu üzerinde durulması gereken
çok önemli bir noktadır.
Batılı insanın anlamakta zorlandığı bir başka konu İslam’ın kutsal metinlerinin bin dörtyüz yıllık olması
ve modern düzenlemeler dururken bin dörtyüz yıllık bir metnin nasıl olup da uygulanabildiğidir. Bu
durum birçok insan için anlaşılmazdır. Bir örnek vereyim: ABD’de, iki yüz yıllık (aslında iki yüz yıldan
da eskidir) Anayasa diye bir metnimiz var. Bu bizim kanuni sistemimizin temeli!
ABD’deki tartışmalarda, “sıkı konstrüksiyon”, “gevşek konstrüksiyon”- anayasayı nasıl yorumlamamız
gerektiği- “orjinalliğe” karşı “yaşayan anayasa”, geleneğimizde “metinsellik” denilen düşünce,
“intensiyonalizm” dediğimiz bu anayasayı hazırlayanların niyetini anlamaya dönük tartışmalar vardır.
İki yüz yıl önce tamamen farklı bir bağlamda konuşan bu kanun koyucuların niyetlerini mi temel
almalıyız, yoksa anayasa, zamanın değişmesiyle tekrar tekrar yorumlanan bir “yaşayan anayasa” mı
olmalı? Kurucu atalarımız nasıl anlaşılması gerektiğine dair bize pek fazla açıklama bırakmamışlar.
Bununla birlikte bazı önemli notları var- Thomas Jefferson diyor ki ‘bir yetişkinden, bir çocuğun
elbisesini giymesini bekleyemezsiniz” ; “eyaletler gelişiyor ve bu yüzden anlayış da gelişecek ve
değişikliklere ihtiyaç duyulacak” diyor Jefferson. Fakat şunu da belirtmekten geri durmuyor: ”Fakat
anayasayı hükümetin elinde istedikleri şekle sokabilecekleri bir balmumuna da dönüştürmemek
lazım”. ABD’deki bu ikilemi bugün Müslümanlar da yaşıyor. Birçok Müslüman, metinsel bir yaklaşım
yerine ‘yaşayan Kur’an’ı savunuyor: Kur’an’ı modern toplumun ışığında nasıl yeniden yorumlamalı?
Sorusuna cevap arıyor.
Konuyu buraya çekmemin sebebi şu ki; Kanun ve dil problemleri uzun süreli problemlerdir. Biz hala
Eflatun’u okuyoruz, çünkü Eflatun hala günümüz insanlarının sorunlarına ışık tutacak şeylere
değiniyor: hala Aristo’yu okuyoruz çünkü günümüz insanı ile ilgili konulara değiniyor ve böylece
geçmişe bakarak geleceğimizi aydınlatabiliyoruz. Yeri gelmişken Oxford mezunu Arnold Toynbee’i de
anmak istiyorum. Arnold Toynbee Balliol College’de okudu (Arnold J. Toynbee’den bahsediyorum,
aynı isimdeki 19.yüzyılın büyük ekonomistinden değil). Arnold Toynbee 1947′de bir seri makaleyi
kitaplaştırıp “Civilisation On Trial- Medeniyetin İmtihanı” kitabını yazdı.
Kitapta bahsettiği konulardan biri şu: Bir medeniyet, yok edilme tehlikesiyle baş etmek durumunda
8
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
kaldığında, farklı şekillerde karşılık vermek eğilimindedir. Karşılık şekli onların başarısını veya
başarısızlığını belirleyecektir. Büyük gerilim altındaki bir medeniyetin ortak özelliği, problemlerin
sebebi olarak gösterebileceği öcüler, insanlar bulmaktır. Toynbee kapitalist batının, komünizmi
kullanmasından bahseder: “1947′nin bölünmüş dünyasında, komünizm ve kapitalizmin ikisi de
birbirine çalışıyordu. Giderek çözümden uzaklaşan amansız durumlar baş gösterdiğinde, düşmanımızı
tarlamıza ayrık otu dikmekle suçlayıp, kendi beceriksiz çiftçiliğimizi telafi etmeye meylederiz. Bu tabi
ki eski bir hikaye; komünizmden asırlar önce atalarımız öcü olarak kendilerine İslam’ı seçmişlerdi.
16′ıncı yüzyılda İslam, 20inci yüzyılda batılıların komünizme karşı duyduğu histeriyi sağlıyordu. ‘
Şurası çok daha ilginç ki makalede İslam’ın tekrar problem haline getirileceğini söylüyor ve bana çok
ilginç gelen bir noktaya parmak basıyor. Diyor ki: “İslam iki şekilden biri ile karşılık verecektir: Bu
karşılıklardan birisi ‘herodianizm’-devrimcilik ve diğeri ‘zealotizm’-kabuğuna çekilmedir. Herodianizm,
taklitçiliktir. Sizi işgal eden insanların sırlarını bulmaya çalışmak ve onlar gibi olmaya çalışmaktır.
Japonların, dünya savaşı sonrası verdiği karşılık gibi. Şimdi Japonlar Amerikalılardan daha iyi Rock and
Roll yapıyor! Elvis Presley’i taklit edebiliyorlar – hatta Başbakanları Amerika’ya geldiğinde, ilk istediği
şey Graceland’e gitmekti! George Bush’tan gitmeyi istediği ilk yerdi ve gidip ziyaret etti çünkü tam bir
Elvis hayranıydı. Çok iyi klasik müzisyenleri de var… İşgal edilmiş toprağın insanlarının düşmanlarına
benzemesi yaygındır. Bu yüzden Amerikan yerlileri kovboy kıyafetlerini en son giyecek kişi olmalarına
rağmen Levis’ giyerler, geleneksel boncuklarla süslerler ama bu bir vak’adır.
Toynbee bir diğer karşılığın katı nostaljik yapı içinde kalmak anlamındaki ‘zealotizm’ olduğunu
söylüyor, bunun üç bölgede olduğunu belirtiyor; Müslümanlarla ilgili batılıların en büyük problemi
olan üç bölge: Suudi Arabistan, Afganistan ve Yemen; bu tespiti 1947′de yapmış olması çok çarpıcı.
Ben bunu Oxford eğitimine bağlıyorum! Bu yüzden, buradan çıkan önsezileri güçlü genç
Müslümanları bekliyoruz. Toynbee Herodianizm’in problemlerinden birisini şöyle tarif ediyor: ” taklit
her zaman kör taklittir; hiçbir zaman asılları kadar ‘iyi’ olamazlar”; Zealotizm’in problemi de şudur ki
daima kör uçtur ve başarısızlığa uğramaya mahkumdur.
Şimdi, günümüzde bahsedilen İslam’da reform konusuna bakacak olursak; bu kelime ile problemim
var. Dr.Ramazan ile de görüştük ve fikir birliği sağladık, reformdan anlaşılan Arapça’da ki ‘ıslah’tır.
‘Islah’ bozulan bir şeyin tamir edilmesidir ve iyi bir sözcüktür çünkü Hazreti Muhammed (SAV) bu
kelimeyi kullanmıştır. Demiştir ki ‘o yabancılara ne mutlu!’. O yabancıların kim oldukları
9
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak
sorulduğunda, ‘onlar o kişilerdir ki insanlar Şeriatımı (yolumu) bozdukları zaman ıslah ederler.’ Yani
‘Ellezine yuslihuna şeriati ba’de ma efsadeha en-nas’. Bu ifadenin önemi iki açıdan ortaya çıkıyor. Biri
şu ki demek ki şeriat bozulabiliyor -yani yanlış anlaşılabiliyor – orjinal niyetlerden sapabiliyor. Diğeri
de şu ki bunu takviye edecek, ıslah edecek insanlara ihtiyaç var.
‘Reform’ Protestan Reformundan gelen bir Hristiyan terimidir, suistimallere verilen bir karşılıktır, ve
biliyorum İsviçre’den çıkmış en radikal Protestan Reformudur, yani biliyorsunuz..*gülüşmeler+ Zwingli
aslında Martin Luther’den daha radikal, fakat sonuç İsviçre banka devletiydi ve bu reformlar için
tehlikedir çünkü Cenova’da Calvin’in çok güzel bir heykeli vardır. Çünkü bankerler Protestanların faizi
meşru görmesininden hoşlanırlar, Katolikler ise yasaklar ve şimdi biz gözümüzün önünde ekonomik
olarak dağınık bir dünyada yaşıyoruz çünkü hegemonik banka çılgınlığı zıvanadan çıkmış. Fakat
‘reform’ düşüncesi- İslam Reformu eski bir fikirdir ve bambaşka tarihi problemlerden ortaya çıkan bir
dili ilgisiz bir yerde kullanmak problemlidir.
Hocam, Şeyh Abdullah Bin Bayyah ile bunu konuştuk. Fransızca ve reformun tarihini, terimin
kullanımını iyi biliyor, ona sorduğumda kendisinin ‘’renovasyon’ sözcüğünü tercih ettiğini söyledi.
Fransızca bu kelimeyi kullanıyor çünkü ‘tecdid’ düşüncesine yakın buluyor. Reform bir evin komple
yeniden yapılandırılması gibidir, buna karşın İslami gelenekte evin temelinin sağlam olduğu
düşünülür- temel sağlamdır, fakat sık sık renovasyona ihtiyaç duyulur: bazen musluklar çalışmıyor
olur, sular akmaz, pencere açılmadığı için insanlar nefes alamaz; bu yüzden içeri girip evi renove eden
kişilere ihtiyaç vardır, ana fikir budur.
Bu proses yüzyıllardır işliyor. O halde “müslümanların nesi var? Neden değişmiyorlar?’ diye
sorulabilir.’ 19uncu yüzyıl Müslümanları bugün gelseydi günümüz Müslümanlarını tanıyamazdı. Son
otuz yılda Müslüman dünyada radikal değişiklikler oldu, son yüzyıl ise inanılmazdır. Arap kültürüne
bakıldığında ve MTV’ye, bunun Müslüman versiyonu var- Müslüman değil ama Arap versiyonu, en az
batı dünyasındaki kadar müstehcen. Usame Bin Ladin gibi adamlar da bunu açıyor ve görüyor,
herhalde sakallarını yoluyorlar! Çünkü kültürlerinde böyle bir şeyi görmeleri inanılmaz travmatik.
Araplar kendileriyle övünürler ‘gheerah’. Urduca’da ‘ghayrat’ denir . Urdu’lar Araplar bizden aldı der
fakat gerçeği bunun tam tersidir.
‘Gheerah’ bir çeşit kıskançlıktır. Bir şeyi çok isteyip uğrunda savaşmayı göze almak anlamındadır. Batı
insanının İslami ve Arap geleneğindeki bu erdemin derecesini takdir etmeleri beklenemez. Bu Batıda
da 19uncu yüzyılda baskın bir erdemdi fakat şimdi geçerli olan ‘yaşa ve yaşamasına izin ver’
10
www.derindusunce.org Fikir Platformu
Description:Batıya İslâm'ı sunan, İslâmî ilimlerin ve geleneksel metodlarla eğitimin yeniden canlanmasını amaçlayan Enstitü, dünya çapında üne sahiptir. Shaykh Hamza Biri David Copperfield'in yaptığı gibi bir sihirdir. İlüzyon sanatıdır, optik ilüzyonlar… Diğeri ise sihirle yaratıl