Table Of ContentKartonsan
2015/2
p a y l a s ı m
Kentleri birbirinden farklı kılan özellikleri var; mimarisi, Bir yandan da yeni kaynak arayışları sürüyor elbette.
yaşam biçimi, tarihi geçmişi, eğlencesi, zenginliği, Dünyayı altüst eden insanoğlu kutuplara dayandı. Orada
yoksulluğu vb.. Dublin’in özelliği bir edebiyat kenti olması. talan edeceği ne var ne yok onun telaşında epeydir.
Kenti okuduklarınızı yaşarcasına gezebiliyorsunuz, bir Kuzey kutbu herkesin gözünün üstünde olduğu bir
kitabın içinde sayfalar arasında dolaşır gibi. cazibe merkezi. Barındırdığı iddia edilen gizemler de
Önünden geçmekte olduğunuz kafede, şapkası ve cazibeyi katmerlendiriyor. Gün gelir kutuplar da ilgi odağı
yuvarlak gözlükleriyle James Joyce’u görüyorsunuz olmaktan çıkar, hele sahip olduğu öngörülen kaynaklar
bir an ve dikkat ettiğinizde sıradan birinin gazetesine tüketilsin, bir de bakmışsınız kutuplar olmuş size kaplıca.
gömüldüğünü anlıyorsunuz. Böyle bir kent Dublin, Olmaz demeyin, iklimler bu hızla değişirse volkanik
Joyce’un Dublinliler kitabında anlattığı gibi… kütlelere bile dönüşebilir buzullar.
Ozan, çevirmen Cevat Çapan lise bitirme tezi olarak James Çoğumuz “her şeyin bir sırası var” düsturu ile yaşarız,
Joyce’un üzerinde çalışmış. Ömrü dizelere hayat vermekle kimilerimiz bu yaklaşımın insanı ezberciliğe ve tekdüze
geçen Çapan’ın, önceliği şiir olan pek çok uğraşı var. yaşamlara sürükleyen hazır bir reçete olduğunu düşünür.
Kentleri birbirinden ayıran özellikler var dedik az önce, Kendisi için belirlenen değil, kendisinin belirleyeceği bir
İstanbul’un pek çok özelliği var; say say bitmez, bunlardan yola sapar ve o yolun nereye çıkacağı belirsizdir. Afife Jale
biri de yedi tepe üzerine kurulmuş olması. Bu tepelerin, tiyatro sanatçısı olmaya karar verdiğinde, yaşadığı dönem
sonu tepe biten ile semtlerle hiç ilgisi yokmuş meğer… nedeniyle ışıksız, engebeli, badirelerle dolu yolun onu
nereye götüreceğini kestirebilir miydi? Pek çok güçlüğü
Bu özelliklerine yepyeni bir özellik ekleyebilir İstanbul
göze almış olmalı, yalnız bırakılmanın dışında! Adına
ve pek güzel olur. Ne derseniz? Çok şaşıracaksınız
hayat dediğimiz büyük tiyatroda onun rolü karanlık bir
ama arıcılık! Evet, bildiğiniz bal üreticiliği. Dünyanın
öykünün başkahramanı olmaktı.
belli başlı büyük kentlerinde yıllardır yapılan arıcılık,
doğal beslenmek, yediğinden emin olmak isteyen Ve perde değişir… Vur patlasın çal oynasın! Gama kedere
İstanbulluların yeni uğraşı olmaya aday. inat hayatın çarkıfeleğinde çakırkeyf … Gelsin eğlence!
İnsan gereksinimleri doğayı yok ederek karşılandı uzunca
bir süredir. Doğanın kaynaklarının sonsuz olmadığı
ve kendisini yenileyebilmek için dinlenmesi gerektiği
anlaşıldığından, herkesin üzerine düşeni yapması
gerekiyor.
Elvan Arpacık
Gözlerini Kapa Kahramanlığa Mecbur Edilen Bir
Ve Gör Dublin Sahne Işığı Adı Gibi Bir Çiy Damlası
Bir Tiyatro Âşığı:Afife Jale
2 8
Mükemmel Kahramanın Peşinde
Kuzey Agarta Kutbu
Prof. Dr. Ahmet Erözenci
12 16
İstanbul’un Tepelerinde Cevat Çapan
22 26
Dersimiz Hayat Bilgisi
Kent Kovanları
Eğlence En Birincisi
32 36
Dergi Adı: Paylaşım Kartonsan A.Ş. Yaşam Kültürü Dergisi
İmtiyaz Sahibi: Kartonsan Karton Sanayi ve Ticaret A.Ş. Adına: Haluk İber
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü & Yayın Yönetmeni: Atiye Tuğtekin
Yönetim Yeri ve Adresi: Kartonsan Karton Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Prof. Bülent Tarcan Cd Pak İş Merkezi No:5 K:3 Gayrettepe-İstanbul Tel: (0212) 273 20 00 Faks: (0212) 273 21 70 www.kartonsan.com.tr
Elma Basım: Halkalı Cd. 164 B4 Blok Sefaköy-Büyükçekmece Tel: (0212) 697 70 70-697 30 30 e-mail: [email protected]
Yayın Türü: Yaygın Süreli
Paylaşım Dergisi Karton Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından ücretsiz yayınlanır. Yazı, resim, ilüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Baskı Tarihi: Temmuz 2015
Gözlerini
Kapa
Ve
Gör
2
DUBLİN
Yazı ve fotoğraf: Ferhan Arpacık
Kentin sakin meydanlarındaki James Joyce heykelleri
gelip geçenleri izliyor; sanki “Gözlerini kapa ve gör”
diyerek. Bana kalırsa Dublinliler James Joyce’u, kalben
dinlemiş olsalar da, gözleri açık daha doğrusu algıları
çok açık.
Kuzey Avrupa ikliminin insan üzerinde yarattığı o kas-
vetli hava yok Dublinlilerde. Nazik, sıcakkanlı ve al-
çakgönüllüler. Dünyaca ünlü pek çok yazar yetiştirmiş
olmanın kazandırdığı bir kültür belki de bu nitelikleri.
Öğrendikçe, hayata dair bildiklerinin azlığını fark eden
insanların mütevazılığı hakim bu kente.
Birçok Avrupa başkentinde görmeye alışık olduğu-
muz şaşaalı, şatafatlı barok ya da rokoko tarzı binalar
pek yok Dublin’de. Sosyal yaşamları da üst başları gibi
son derece sıradan görünüyor - elbette bir turistin gö-
zünden - Cazibeyi içerikte aramış başarılı da olmuşlar
nitekim - elbette sıradan bir turistin değerlendirmesi
- Sokak dilencilerinin bile kitap okuduğuna tanık ol-
duğum bu kentten başka ne beklenir ki?...
Sadece James Joyce değil bu kentin simgesi, “Aptallık-
tan daha büyük günah yoktur” diyen dönemin burju-
vazisini ti’ye alan, dünya edebiyatının en tatlı ve aynı
zamanda huysuz hedonisti Oscar Wilde’da ne demeli?
Eğitim hayatının bir kısmını geçirdiği Dublin Koleji’nin
karşısındaki parkta çimenlere yayılmış biçimde, biraz
Kenti gezerken, umulmadık
anda tanınmış bir edebiyatçının
heykeli sizi selamlayabilir.
3
çapkınca biraz da üstten
bir nazarla okuluna ve
bizlere göz süzüyor.
“Her birimizin bir çukurda
olduğunu, ancak çok azı-
mızın yıldızlara baktığını”
yüzümüze vuran bir hali
var duruşunda. Belli ki
kendisi yıldızlara ulaşmış.
Ah o yıldızlar, karanlıkta
parlayan küçük umut tanecikleri... Wilde kim bilir hangisine ulaştı ve parlatıyor.
Yemyeşil parkların ve meydan düzenlemelerinin süslediği kentin ortasından Liffley Nehri geçiyor.
1780’de John Jameson tarafından kurulan Jameson Irish
Whiskey, dünyanın en ünlü ve kaliteli viskilerinden. Viski
müzesi olarak ziyaretçilere açık olan tarihi binada üretim
sürüyor.
4
Restoranlar,
duvar resimleri,
tablolar... Hepsi
edebiyattan ve
tanınmış
yazarlardan
izler taşıyor.
Yanda: Bir James Joyce
tablosu.
Üstte: James Joyce’un
yaşamış olduğu şimdi
müze olan ev.
5
Dubh Linn sözcüklerinden günümüze
Dublin olarak gelen kentin eski sakinleri
Vikingler.
Dublin, lordluklar, kırallıklar dönemleri-
nin ardından 1800’lerde Birleşik Kırallık’ın
parçası, daha sonraki bölünmeyle de İr-
landa Cumhuriyeti’nin başkenti olmuş.
Kentte, İrlanda’da olduğu gibi İngilizce ve
İrlanda Gaelcesi konuşuluyor. İngilizce ve
Gaelce olmak üzere iki resmi dilleri var.
Yeri gelmişken ülkenin kuzeyinden,
Kuzey İrlanda’dan söz etmek gerekiyor:
Kuzey İrlanda ile İngiltere arasındaki
sorun, 2012 yılında eski İRA Komutanı
McGuinness’in İkinci Elizabeth’le el sı-
kışmasıyla sona ermiş gibi görünüyor.
Sorun neydi derseniz? Genel olarak Pro-
testanlarla Katolikler arasında yaşanan
anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktaydı.
Potestanlar kendilerini Birleşik Kırallık’ın
bir parçası olarak görürlerken, Katolikler
kendilerini İrlandalı olarak tanımlıyor ve
Oscar Wild fazla uzağa
gitmemiş, yaşamış olduğu
evin karşısındaki parktan,
önünden her gün yüzlerce
insanın geçtiği bir kolej
olarak hizmet veren evine
bakıyor.
6
bağımsızlıktan yana tavır alıyorlardı. Her yer bu kadar sakin bu kadar sanat dolu değil elbet. Bohem
Dublin’e edebiyatın başkenti sıfatını eklemek de hiç yanlış değil; hayatın soluk alıp verdiği, biraz bizim Beyoğlu sokak kültürünü çağ-
Jonathan Swift, Maeve Binchy, George Bernard Shaw, Samuel Bec- rıştıran Temple Bar, Irish bira ve viskilerini yudumlayanlarla dolu.
ket… hepsi bildik adlar, hepsi edebiyatçı hepsi Dublinli. Biralarının oldukça kıvamlı hatta kimi çeşitlerinin neredeyse bizdeki
boza gibi yoğun olduğunu belirtmekte fayda var.
Kentin önemli noktalarını genel olarak bir günde keşfedince, yol
arkadaşımın, Dublin’i bir günde bitirirsek ayıp olur dediğini anımsı- Dünyanın en büyük Irish viski müzesi - Jameson Whisky - de yine
yorum. Biter mi? Elbette bitmez… bu küçük kentte.
Bir milyona ulaşmayan nüfusu, düzenli yerleşim planıyla sokak ve İrlanda’nın en büyük kiliselerinden Saint Patrick Kilisesi Dublin’de.
caddelerinde yürüyerek kolayca her yere ulaşılsa da, edebiyat ve Kilise Gulliver’in Maceraları’nın yazarı Jonathan Swift’in mezarına
sanat tutkunları için, içine girdikçe derinleşen ve büyüyen bir kent ev sahipliği yapıyor.
Dublin. Hiçbir sokağı hiçbir meydanı yok ki Wild’lar, Becket’ler geç- Küçük kent, büyük yazarlar... Büyük yazarları dünyaya armağan et-
memiş olsun. miş olmanın hazzı ve alçakgönüllülüğü...
Yalnızca yazarlar değil ressamlar da eserlerini armağan etmiş kente. Kendi kenti Dublin’i, Dublinliler kitabında James Joyce tabii ki ben-
Jack Yeats, Francis Bacon, Daniel Day Levis (Sol Ayağım adlı film) den daha iyi anlatıyor.
tarafından beyaz perdede canlandırılan, doğuştan felçli, sadece sol Sıradan bir gezginin Dublin’i bence bu; “Küçük kentin büyük ya-
ayağıyla resimler yapan Christy Brown başta gelenler. zarları”.
Yazarlar Müzesi’nin
üst katı çocuk kitapları
kahramanlarının büyük
boy maketleriyle
düzenlenmiş.
7
Kahramanlığa Mecbur Edilen Bir Sahne Işığı,
Adı Gibi Bir Çiy Damlası; Bir Tiyatro Âşığı
A F İ F E J A L E
8
Description:Dante Alighieri İlahi Komedya'sındaki cehenneminde, yani Inferno'da böy- le katmanlar mevcuttur. Hıristiyanlıkta cehennem için Hell, Hölle, İnferno.